Semptom:
hastalığın arazı, belirtisi. Etiyoloji: hastalığın sebebi. Mesela bir kısım
safra yolları veya karaciğer hastalıklarında ciltte sarılık denen bir belirti
ortaya çıkar. Hastalık ciltte değildir. Tedaviyi hastanın cildine
uygulamazsınız. "Sarılık" bir hastalık değildir.
Ne
zaman vahim bir hadise olsa, bir sürü insan duyarlılıklarını göstermek için
sıraya giriyor, ama bir süre sonra konu unutuluyor ve herkes yatışıyor, yeni
bir hadiseye kadar. Hiçbir zaman problemi teşhis etme gayretimiz olmuyor,
teklif edilen çözümler de genellikle pansuman seviyesinde kalıyor.
Türkiye'de
son bir asırda her türden suçun artış göstermesinin temel sebepleri: maneviyat
alanında erozyon ve sosyal çözülme. Cezaların suçla mütenasip hale getirilmesi
caydırıcı olur, önemli bir tedbirdir muhakkak, ama problemi çözmez. Bataklık
her zaman gözümüzün önünde duruyor, ama biz sadece sinek bizi ısırınca ve
sadece sineğe tepki gösteriyoruz.
Şiddet
insan tabiatının bir parçasıdır, yok edilemez, ıslah edilmesi ve olumlu yönde
kanalize edilmesi gerekir. Otokontrol mekanizmalarının gelişmesi vicdan
terbiyesiyle (eğitim değil) olur, ancak değerleri olan insanlar kendilerini
kontrol etme ihtiyacı duyabilir, değer terbiyesi insana bir pusula sağlar.
Değer terbiyesi sosyalizasyon süreci içinde cemiyet tarafından verilebilir,
başka bir aktarılma yolu yoktur. Cemiyet bağlarının güçlü olması, otokontrol
yanında sosyal kontrolü de sağlar. İnsanların kalabalıkta kaybolmak yerine bir
ağ içinde yaşamaları gerekli...
Geleneksel
cemiyet düzeninde insanlar bir ağ içinde yaşardı, akrabalar, yakınlar,
mahalleli; büyük ve küçüğün belli olduğu, herkesin birbirinden sorumlu olduğu
bir hayatı sürdürürdü. Değerler terbiyesi bu ağ içinde verilir, uygulaması bu
ağ tarafından denetlenirdi. Batılılaşma, metropolleşme, sanayileşme süreçleri
boyunca bu ağ zarar gördü. Dinî ve örfî değerler sorgulanır hale geldi.
Kendimizden uzaklaştık, ama Batı’nın bireysel ahlâk anlayışını da alamadık,
Batı’nın kurduğu kontrol mekanizmalarını da kuramadık. Kurabilseydik de çok bir
faydası olmazdı, Batı’da da suç oranları düşük değil. Bir şey yapacaksak, bu
konuya eğilmemiz gerekiyor.
Meselenin
maddi cihetinde ise gelir dağılımındaki eşitsizlik ve bu orman kanunu hayatının
medya yoluyla insanların üzerine boca edilmesi yer alıyor. Sorumsuz bir şekilde
çok kazanmak ve daha da sorumsuz bir şekilde çok harcamak sürekli insanların
gözlerine sokuluyor, bu hayat tarzına kavuşabilmek için önüne çıkanı ezip
geçmeye hazır nesiller, bilendikçe bileniyor. Başarısız olanların patlamaya
hazır bombaya dönmesine zemin hazırlanıyor.
Manzarayı
görmek için birilerinin ellerine geçirdiklerini iğfal etmesine, korkunç
cinayetler işlemesine gerek yok. Şiddet kültürünün kaynadığı büyük bir apse
olarak, futbol kültürü ortada. Birilerinin başkalarının canını yakmaktan haz
duyduğu bir topluluk sizi dehşete düşürmüyorsa, resmi tam göremiyorsunuz
demektir. Üçüncü sayfa ile arka sayfa aynı vahametin iki farklı arazı. Sokak
çocukları, madde bağımlıları, kapkaççılar, trafik canavarları, amigolar,
fanatikler, medya patronları, “sanatçılar” (!), mafya, hayali ihracatçılar,
ihale canavarları hep aynı hastalığın arazları…