"fikir kazanı"
niye türkü dinlerim?
her müzik parçası bir yere götürür insanı. gayda dinleyip "highland" safası yapmak da güzeldir, shamisen dinleyip kyouto'da kiraz çiçeği seyranına çıkmak da güzeldir ve lâkin bir bizim bağrı yanık bağlama eve getirir beni. ana kucağı, baba ocağı dediğim, huzur ve sükûn dediğim, duyduğumda gözümü kısıp "şükür olsun, evdeyim" dediğim iki ses vardır, biri ezan, biri türkü.
türkü damarlarımda dolaşır, türkü ciğerlerime dolar, türkü iliklerime siner. türkü bana rüzgarda savrulan başıboş bir yaprak olmadığımı, kökleri arzın derinlerine uzanan koca bir ağacın dalı olduğumu söyler. türkü beni tabiata bağlar, eşime dostuma, ecdadıma, gelecek nesillere bağlar. türkü kulaklıtaşdır, tarhana aşıdır, emmimdir, ninemdir, köşküdür, yerevdir, kara çuldur, alacıktır, yayla deresidir... türkü kümbettir, nal izleridir, ertuğrul beğdir, eski yurttan yeni yurda göç yüküdür... türkü yemendir, çanakkaledir, hilâldir, urumeli'nde kalmış bir göz, kerkük'te kesilmiş bir koldur...
türkü benim derdimdir, derdimi bilenin derdidir, derdiyle dertlendiğimin derdidir, dünden yarına benliğimdir, kimliğimdir, zamanda ve mekanda yerimdir. söğüt'te ben vardım, tuna boylarında ben dolaştım, karakuzu'yu geçince esen rüzgâr benim, zevli yârim, ardıç yârenim, yerim de belli benim, yurdum da belli, kaç asırdır şu kölgede bağdaş kurup oturan hep benim, ırabbım zeval vermesin...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder