12 Temmuz 2013 Cuma

bireysiz ülkenin aydınları / tw+

sağ-sol bizde yaygın tavır: muhakeme ve karar verme sorumluluğunu üstlenmek yerine her şeyi iyi/kötü bir figüre yüklemek, ona göre seçmek

(mesela evrendeki kötülüğü başbakanla açıklarız yahut başbakan öl dese ölmeye hazırızdır, neyin yanlış olduğuna veya neyin doğru olduğuna karar vermek için başbakanın bir şey söylemesini bekleriz, ya melektir ya şeytan... kimi zaman bilmediğimiz şeyleri bilenlere sormaya, okumaya lüzum görmeyiz, her şey zaten malum oluyordur bize; kimi zaman da bilebileceğimiz şeyleri abilere, hocalara, köşe yazarlarına, birilerine havale ederiz)

bir dava için ölmeyi göze alırız da, bu dava hakkında düşünmek zulüm gelir bize... bu durum doğru veya yanlış değil, sadece durum...

kendini birey olarak değil, paylaşılmış benliğin parçası olarak gören, karar verme hakkı algısı olmayan olsa da bu hakkı kullanmak istemeyen, karar yetkisini de kararın sorumluluğunu da birilerine yıkmayı tercih eden bir halkı "özerk birey" gibi davranmaya zorlamanın manası yok

(bu sadece siyasi konularla alakalı değil, mesela tıbbi etik kararı hastaya bırakın diye istediği kadar ısrar etsin, bizim hastaların bir kısmı zinhar en küçük bir konuda karar vermek istemez, kararı hekime bırakır; tabii sorumluluğu da. baştan memnun olmuş görünmesine aldanmamak lazımdır, olumlu sonuç elde edilirse, el üstünde tutulacağınız gibi, olumsuz sonuç ortaya çıktığında sizi suçlamaya hazırdır. 'adam verilen karardan razıydı, ne oldu şimdi de beni dövmeye kalkıyor, oraya buraya şikayet ediyor demeyin, iki dakikada satarlar sizi. bir başka örnek de kendisi bir karar veren, ama kararı bir bilgiye dayanarak vermeyi reddedenler. kendi kendine teşhis koymuş, tedavi planlamıştır; "şunu yap, bunu yap" diye emrederek gire poliklinik kapısından, hiçbir izahı da dinlemek istemez. başka örnek bilgi vermeye çalıştığınızda korkan, bilgilendirilmek tehlikeli bir şeymiş gibi, üstesinden gelemezmiş gibi kaçınan, başkasını çağıranlar. bunların nasıl bir haletle hareket ettiğini tetkik etmek gerekiyor galiba. yine yaygın bir örnek karar vericiliğin "büyüklere" bırakılmış olması. ya hasta karar vermeye yanaşmadığı için kocası veya kayınpederi çağrılır, yahut koca veya kayınpeder bağımsız verilen kararı veto edebileceği için karar verme sürecine dahil edilmelidir. daha da olmazsa bilgiyi alma ve hastayı yönlendirme işi eltiye, görümceye, yengeye kalır...)

ama burada kendine aydın diyenlere büyük mesuliyet düşüyor, halk düşünmek istemiyorsa siz daha da ciddi düşünmek durumundasınız. bu ülkede aydının saçmalama lüksü yoktur, muhakemesi sağlıklı olmak zorunda, aklıselim yolundan ayrılmamalı, hakkın peşinde olmalı. bu ülkede hiçbir şey ferdî değildir, tefekkür dahil...  

(birbirine eklemlenen çetelerden oluşan bir toplumsal hiyerarşimiz var, kurumlar da mevcut değil; kurallar, prensipler de. bir reis ve çevresinde bir ekip, duruma göre hareket etmek esas; işbölümü de ekseriyetle duruma göre, ama düşünme ve karar verme kısmı hep az sayıda kişiye ihale edilir. bütün çete bir vücut gibidir, baş olma mevkiinde olan kimse, hepsinin yerine sorumluluk taşır. taşırsa tabii...)

gelgelelim viski içip fular bağlayabildiği için aydın sayılanlar mevcut bizde. daha doğrusu aydın diye belirli bir kampa mensup kişilere deniyor, islamcıların müslüman kelimesini tırnak içinde kullanmaları gibi, solcular da aydın kelimesini tahsisli kullanıyor. beleş aydınlığın da hiçbir mesuliyeti yok...

(hasta kendi yerine karar verdirdiğinde, sonucu beğenmezse yakanıza yapışıyor da, iradelerini, muhakemelerini bu kerameti kendinden menkul aydınlara rehin verenler, hiç bunlardan hesap sormayı düşünmüyor. fikirle ilişkimiz naif, fikir bizde hayal gibi, masal gibi bir şey, dolayısıyla gerçek hayatta karşılaştığımız sıkıntılarla muhakeme kusurlarımız arasındaki bir irtibat kurma lüzumu hissetmiyoruz. ayrıca kötü sonuçları ihale edecek kategorik şeytanlarımız her zaman mevcuttur. keçi sakallı birinin gazına gelip öfkeyle kalkarsınız, zararla oturduğunuzda bunun faturası "badem" bıyıklı birine yazılır. çember sakallı elemanın icraatı kendi ayağına dolaşsa bile bu aslında bir takım matruşların komplosudur. )

Hiç yorum yok: