28 Haziran 2013 Cuma

politik şiddet / tw+

sistematik ve sembolik şiddet konusu geçti arada, fiziksel şiddete haklılık sağladığı düşünülüyor anladığım kadarıyla (memati zizek lazım)
fiziksel şiddet politika da olabiliyormuş, bize ulaşan bilgiye göre. bunun üzerinde biraz düşünmek lazım
bu tür konularda fikir alışverişi yapabilmek için entelektüellerimizin epistemik dayatma huyunu bir tarafa bırakması lazım
evrensel olarak kodlanan değerler ve bilgi birikiminin dışında kalan insanları anlamaya çalışmadan "hümanist" çizgiye zorlamak vahim hata
kimliklerini alparslan, fatih ve yavuz gibi figürler üzerinden kuran ve tamamen farklı bir değerler sistemine bağlı, farklı bir "irfana" >
farklı bir irfana mensup bir çoğunluk var ve batı medeniyeti karşısındaki durum, bu insanlar için birkaç asırdır, sembolik şiddet >
sembolik şiddet dediğiniz durumla benzerlik gösteriyor. iki farklı denge var ortada, batılı değerleri benimseyen aydınlar >
aydınlar kendilerini halk karşısında bir azınlık olarak tedirgin hissediyorlar, ama halk da batı karşısında benzer şeyler hissediyor
aydınların halk karşısındaki durumu halka rağmen kurulmuş bir azınlık diktası algısı uyandırıyor,
"demokratik" talepleri sembolik şiddet olarak algılayanlar ne yapmalı? kendi politikalarını oluşturup fiziksel şiddete mi başvırmalı?
iki dünya görüşü arasındaki ihtilafta kim hakem olacak? "bu ülke"yi inatla batı üzerinden anlamlandırmaya çalışırsanız şiddet sarmalı büyür
insanlar maalesef kolay gazlanabilecek bir durumda, hangi taşı oynattığınızda nerenin devrilebileceğini kestirmek zor
hükumetin ve destekçilerinin "aydın" taifenin ve çeşitli toplum kesimlerinin sembolik şiddet olarak algılayacağı üsluptan vazgeçmesi lazım
aydın zümrenin de hangi çığı davet eden bir çığlık attıklarını iyi düşünmeleri lazım, algı evreninizin perdesini bir aralayın
aynı değerlendirmeler "demokratik açılım" süreçleri planlanırken de hesaba katılmalı

her şey "batı'nın yeni dini (materyalizm+hümanizm)" doğrultusunda kurgulanırsa, herkes mutlu olur, müslümanlar mutlu olur, türkler mutlu olur, sünniler mutlu olur dayatmasını bir tarafa bırakmak gerek. herkes kendi talebini dile getirsin, ama başkasının nasıl mutlu olacağına karışmasın. türkiye'de laik-demokratik bir sistem ancak zaruretten dolayı uygulanabilir, herkes için en iyisi, herkesin ideallerine en uygun sistem olduğu için değil. insanlar huzur için dünya görüşlerinin uygulanmasından kısmen feragat edebilirler, ama bu aktif bir mutabakata dayanmak mecburiyetinde. azınlıkların yok sayılmasını engelliyoruz havası içinde çoğunluğu yok saymaya kalkarsanız, kolayca öfke patlamasına yol açabilecek bir küskünlük elde edersiniz.

zizek kahveye uğrasın, asmalı çardağın altında bir çay ikram edelim, öğle yemeğinde keşkek ikram edelim, sohbet edelim, halleşelim. siz de o arada kendi ülkesini batı merkezli düşünen batılıların görüşleri üzerinden anlamaya çalışmanın faziletleri hakkında bir komposizyon yazadurun... 

Hiç yorum yok: