26 Aralık 2016 Pazartesi

İletişelim, iletişilelim / tw


patırtı başladığında söylediğim: zulme uğramanız davanızın batıl olmadığını göstermez, davalarının batıl olması zulmü savunmayı gerektirmez. elimden geldiği kadar hangi tarafta olursa olsun hakkı teslim etmeye çalıştım, bu yüzden iki tarafla da tartışmam gerekti zaman zaman. hatta bir taraf kendi içinde bölündüğü zaman da iki kısmın da hakkını vermeye çalıştım aklım erdiği kadar. kendine bir taraf seçip avukatlık yapanlar beni insanları kategorize etmekle suçladığında bunu dinlemek zorunda değilim zannederim. davudi ses tonum için özür dilerim, aslında öyle değil, twitter öyle gösteriyor demek ki. kimsenin alaycı ses tonuna sabretmek zorunda olduğumu da zannetmiyorum, buradan bir fikir alışverişi çıkmıyor
*
cinayeti savunan da kullanan da aynı kafada. kavganız bitince haber verin... bir tarafta hepsi de islam'dan, hak'tan ve halktan yana olduğu halde içtihat farklarından birbirini doğramaya hazır bir zümre. diğer tarafta doğruları yanlışları birbirine katıp inatlaşan dediğim dedik bir zümre... görünüşe göre bizim en büyük davamız birbirimizle didişmek... yahudiler varken de birbirimizden nefret ediyoruz... evs ve hazreç gibiyiz, ensar olamadık...
*
her şey çok kolay, bir taraf seç ve bağırmaya başla.
*
durum muhasebesi: muhakeme zayıf. duygusallık tavan yapmış. samimiyet derecesini bilmek mümkün değil. nalıncı keserleri var. suç isnadı karar yerine geçiyor. kabilecilik var. nezaket yok. iletişim parazitli veya kesik.
*
bir tarafa gözümüzü kapatınca öbür taraf hakkında söylediklerimiz muhataba ulaşmıyor, iyi bir iletişim stratejisi değil bence. dengeyi tutturmak lazım, olumlu olanı hiç anmayınca da karşındaki kasdın var sanıyor, dinleyeceği varsa da dinlemiyor. en azından yiğidin hakkı veriliyor mesajını ulaştımalı ki, yine de dinlemezlerse günah söyleyenden gitmiş olsun
*
"eskiden yaşamış birini takip etmek yanlıştır" aromalı laflar sadece saçma, sataşma, aşağılama, hakaret değil; boşuna heyecanlanıyorsunuz
üstüne bir de şahsı küfür yağmuruna tutuyorsunuz, kendini bir şey sanıyor. ciddiye alarak mevzuu mesele haline getirmenin lüzumu yok
kimse üzerinde gitmese sönüp gidecek bir şeyin her tarafta duyulmasına vesile oluyorsunuz, havagazından bir laf yahu
oturup aksini ispat etmeye değmez bir laf, tepki çekince birileri için bir analiz halini alıyor, küfür de yağınca cevab veremedi oluyor
adamın ekmeğine yağ sürüyorsunuz, attı lafı ortaya gündem oldu... ah bi çene tutmayı öğrenebilsek...
bir de arkadaş izmirliymiş yani, normal olanı bile ayrı bir algı evreninde yaşıyor, çapulcusunda kafa kaç bin beş yüz kim bilir :)
*
senin gezin hangisi?
*
çekiçseniz her şeyi çivi gibi görüyorsunuz ya, kanalsanız reyting gibi; parti, cemaat, geziyseniz felan felan, şey bir şey gibi görüyorsunuz
*
içindeki kelimelerin ne yana gittiğini düşünmeden cümle kuruyorsun ya, kurma.
*
ortalık karışık, kafalar daha da karışık; ya hayır söylemeli veya susmalı...
*
muhalif veya muvafık bir yazarın iyi niyetinden şüphe edebiliriz, ama en azından kendi niyetimizi yoklama imkanımız var;
bazen algılananlar yazılardaki somut ifadelerin çok ötesinde oluyor. maksadını aşan beyan gibi maksadını aşan anlamadan da sakınmak lazım...
hocam şimdi cengiz çandar'ı savundurma bana :)) dün gece baktım, iyi bir yazı değildi, ama tepkiler yazıyı aşıyordu
temizlik hareketi talihsiz bir ibare, ama katliam tabiri de kullanıldığı için bunu maksadını aşan beyan saymak gerekir
katliamı bu çaptaki bir operasyonun doğal sonucu gibi göstermek vahim bir şey, ama zorlanarak da olsa katliam olduğunu itiraf ediyor
ana saldırı araçları ifadesi sorunlu, çok sayıda kullanılan araç mı ana araçtır, daha etkili olan mı?
burada ateşli silah kullanılmasını küçük görme tavrı var ki, nereye koymak gerek bilemedim şimdi
temel fark göstericilerden değil, müdahalenin boyutundan kaynaklanıyor, üstelik burada vandallar da vardı
"karşı koymanın" ve müdahalenin şiddet oranları karşılaştırılırsa fark daha da açılıyor
türkiye-demokrasi / mısır-darbe denklemi en azından itiraf olarak değerlendirilebilir, olumlu not alır
"ana" saldırı aracı diyor, görmezden geliyor denemez, telaffuz etmek istemiyor denebilir
karşı koyma da darbeye karşı koyma olarak anlaşılabilir; öyle ya da böyle, mantık kurgusu tuhaf da olsa "katliam" diyor
iyimserlik değil, ama somut noktaları tespit edip notunu vermek gerekiyor, yoksa niyet okuma ithamı gelir karşılığında
hoşuma gitmese de 0 veremem, ama sınıfta bırakamaz mıyım? takdir kullanır yine bırakırım ;)
görmezden gelmiş denemez, söylememiş denebilir. ana saldırı araçlarından bahsettiğine göre, ana olmayanların da olduğu anlaşılır
yani silah kullanıldığını zımnen söylüyor şeklinde yorumlamak da mümkün. lehte yorum varsa, aksini gösteren daha güçlü karine yoksa>
lehteki yorum tercih edilir. ayrıca zorlanarak da olsa katliam kelimesini telaffuz etmesi, silah konusunu tali mevkie düşürüyor
o noktadan eleştirilebilir, ana araçların daha etkili olanlar olması gerekir, araçların sıralaması hatalı :)
hukuk, mantık; bunlar güzel şeyler... :)
islam, cengiz çandar'ın bile hakkını yememek değil mi? bir adamı asacaksanız doğru suçtan asın...
*
polemik "edebi" bir tür, peyami safa yazmış mesela, hep beraber okuyup istifade ediyoruz;
bir de karşılıklı laf çakma seansları var, üstünüze afiyet abdiaciz yapmıştık ondan biraz, bir faydası görülmedi
nüzumsuz polemiklere girmeyelim nütven, insanların %86,97sinin laf anlama potansiyeli düşük, ortalığı daha da kızıştırdığınızla kalıyorsunuz
*
gürültü yapmanın sessiz kalmaktan çok farkı yok. çözüm? heyecan-galeyan sarmalları bir şey üretmiyor, bir şeyi değiştirmiyor...
*
kusur oranlarını içeren bir hesap bağzı arkadaşları kesmiyor, bir tarafı tamamen haklı görelim istiyorlar galiba
ya herru ya merru kafasında olaydık, kazlıçeşme'ye giderdik; "7.4 yetmedi mi?"
sadece sizler ve akp yöneticileri değil, memlekette herkes kendi algı evreninde yaşıyor...
*
hadi itiraf edelim, kriz seviyoruz biz, çekişmeye meftunuz. merdiven boyası bahane...
daha soyut şeyler üzerinden kamplaşsak da konunun tabiatı ortaya çıksa, mesela yoğurdu sarımsaklamak? yok, o da somut...
*
yağmur yağar yer yaş olur, okulun bahçesinde sıra olamazsın, sporsalonukantintiyatro olan mekana sıkışırsın bin beş yüz kişi,
yağmurlu günlerde spor salonunda bir uğultu olur, karmakarışık, basık, boğucu... ahan da sana gündem, fikir, haber; hepsi ve daha fazlası...
şimdi arkadaş, güneş doğar, batar; çiçekler açar, kuşlar öter, kuzular meler, arılar vızıldar, atlar kişner, inekler böğürür,
af buyurun, eşekler anırır, tezek kokar, pınar akar, yağmur yağar, yer yaş olur, neydi adı, ... midir nedir, neyse işte...
bir cinsten hadiselerin her tekrarında yeni baştan hayret edebilmek de güzel bir şey tabii, orası ayrı da, yaktığınız atp'ye yazık...
(atp = adenozin trifosfat, insan hücrelerinin enerji şeysi)
*
[annem başörtülüydü, dedem hocaydı söylemi hakkında]
"bakın ben insaflıyım -bu da haklılık ve meşruiyet payımı arttırıyor, böylece size daha usturuplu çakabilirim- >
bir kültürel motif olarak din olgusuna karşı değilim, yeter ki ayağımıza dolaşmasın, özellikle siyaset alanında ve de >
kendimize ayırdığımız başka alanlarda karşımıza çıkmasın" demek istiyorlar
ayrıca "böyle şeyler eskidendi, şimdi olamaz" demek istiyorlar
"bükemediğimiz eli ısırırız" diyorlar, "din ancak vesayetgiller için hoş görülebilir" diyorlar...
*
tamam, bir ömer b. abdülaziz değil de, diktatör deyince de komik oluyor be; bir ortanız yok mu kardeşim sizin?
*
esas itibariyle yine babam haklı çıkmış oluyor, fikrime itibar etmeyene laf söylesem ne?
bilmek isteyen sorar, sorana söylersin. sormayana söyleme, kendi işine bak, laf çakmakla, çene yarıştırmakla netice hasıl olmuyor
*
"Biz #PembeMetrobüsİstiyoruz ! Ya sen?" -> ben mavi istiyorum ;)
bindiğim metrobüse rahatsız edici bağzı bağyanlar binemeyeydi ey'olurdu emme...
#PembeMetrobüsİstiyoruz diyorsunuz, güzel söylüyorsunuz da, yetmez ama evet... :)
1. pembe 2. mavi 3. aile 4. garuşuh. en güzeli :)
#PembeMetrobüsİstiyoruz düzeltiyorum, garuşuh olunca en güzeli değil, ama demokratikli.
#PembeMetrobüsİstiyoruz bu arada şu bayan lafını bir unutun bizahmet #DüzgünTürkçeİstiyoruz nevceride.blogspot.com/2013/01/bayan.… - nevceride.blogspot.com/2012/12/bayan-…
bilvesile, hanım ve bey: nevceride.blogspot.com/2013/01/hanm.h… - nevceride.blogspot.com/2013/01/bey.ht…
*
teşhir (hedef gösterme demek istiyor herhalde), tecrit, imha; not al sebastiyan...
#FaşistODTÜlü arkadaşlar bizim anlatmaya çalıştığımız şeyleri uygulamalı olarak göstermişler, kafaları ne şekil çalışıyor, taktikler neler..
bence bu yaşam formlarına odtülü denmesin, odtü çamaşır suyuyla temizlensin...
hükumet adım at ve böğcekleri ez.
*
berikinin varlığı zaten ötekine göre kabahat, dolayısıyla uysa da mücrim, uymasa da mücrim; kafalar böyle bir kafalar...
takkeyi az kaydıralım, kel görünsün biraz kenarından: katil devlet, katil polis diyenler ne diyorlar...
bunlara göre bir devlet görevlisinin, kurumunun, polisin eliyle bir suç işlenmiş olması arızî bir durum değil; tam tersi
devlet de, emniyet kuvvetleri de bunlara göre kategorik olarak kötü. dolayısıyla suç işleyen görevli, işlemeyen görevli araştırılsın >
suç işleyene cezası verilsin demeniz, bunları tatmin etmez. onlara göre devlet de polis de zaten baştan suçlu, ne yaparsa yapsın
devlete ve polise yönelik asli bir düşmanlık var, dolayısıyla katil polis diye bağırdıklarında gerçekten katil, polis mi umurlarında değil
diğer taraftan zamanında savundukları bir kısım "masum eylemciler" polis öldürdüğünde gıkları çıkmamıştı
çünki bunlara göre "emekçilerin şiddeti" meşru bir şiddet ve polis öldürmek de suç değil
dolayısıyla polis öldürdü öldürmedi diye bunlarla tartışmaya girmenin bir manası yok.
adaleti tesis için tahkikatınızı yaparsınız, neticeye göre gereğini icra edersiniz. polemikler tamamen manasız...
*
marksizmin eylemini, söylemini bu ülkeye getirenlerin yatacak yeri yok...
taraflardan biri devletse, mutlaka devlet suçlu ve karşısındaki masum... kurdun "suyumu bulandırıyorsun" hikayesi gibi
"kimseyle geçinesimiz yok, bizi memnun etmek için kendinizi imha edin" deseniz daha dürüst olacak...
*


Hiç yorum yok: