Sanki
okuyan varmış gibi fiyakalı bir giriş yapmak istiyorum yazıya, sayın okumayıcı;
Türkiye’de blog yazarlığının en kolay tarafı toplam otuz altı yazıyla külliyatı
tamamlayıp köşeye çekilebilme imkânı. Otuz yedinci bir yazı daha yazmaya gerek
kalmıyor, neden? Çünki aynı gündemler dönüp duruyor, aynı gündemler dönüp
duruyor, aynı gündemler dönüp duruyor, aynı gündemler dönüp duruyor, aynı
gündemler dönüp duruyor ve sizin yeni bir şey yazmanıza gerek kalmıyor, çünki
“aa ben bunu yazmıştım” deyip hemen linkini verebiliyorsunuz, “heee ben bunu
yazmıştım” deyip linkini verebiliyorsunuz, “ooo ben bunu yazmıştım” deyip
linkini verebiliyorsunuz ve üstüne bir kelime eklemek ihtiyacı hissetmeden
gündeme katılıp günü kurtarabiliyorsunuz. Ne var ki, bir noktadan sonra sıkıcı
olmaya başlıyor, bu döngü. Hararetle bu kadar konuyu tartışmak için enerjiyi
nereden buluyorsunuz, anlamıyorum. Üstelik son derece ince bir dikkatle
sürdürülüyor tartışmalar, zinhar bir adım ilerlememek, herhangi bir şeyin halline
kıl kadarcık yaklaşmamak konusunda bir mutabakat var gibi ve galiba mutabık
kalınan tek konu da bu. Hep beraber sanki bir salona doluşmuş vals yapar gibi,
hiçbir yere varmadan dönüp duruyorsunuz, aynı figürleri itinayla tekrar tekrar
şey ediyorsunuz. Ney ediyorsunuz, bilemedim, dans literatürüne vukufum bu
kadar. Neyse, hiçbir yere varmadan dolap beygiri gibi dönüp duruyorsunuz işte.
Kimin değirmenine su çekiyorsunuz bilmiyorum, ama yazık netice itibariyle bu
kadar enerjiye. Derdiniz ne sizin arkadaşım?
Taranma kısmı anlaşıldıysa köyün yanma kısmına
geçebiliriz.
Dünyada
pek çok mühim hadise oluyor. Her zaman öyleydi, ama o zaman pek çoğundan
haberimiz olmuyordu. Belki de daha az haber alınca haberler daha kıymetli
oluyor, eskiden insanlar pürdikkat kesilip “acans” dinlerdi, gazetelerden
meseleleri takip ederdi. Şimdi üzerimize sağanak gibi, dolu gibi haber yağıyor
ve hepsini takip etmemiz mümkün değil. Ne yapabiliriz? Hangileri daha mühimse
onları takip etmeye çalışabiliriz mesela, veya sahaları arkadaşlarımızla,
dostlarımızla paylaşırız, herkes bir parçasını takip eder, diğerlerine özet
geçer. Falan filan. Hiç de öyle bir şey olmaz, zira bizim için dünya bu dönüp
duran gündemlerden ibaret. Neyi kaçırdığımızın farkında bile değiliz. Çinliler
Güney Çin Denizi denen, ama Çin’e ait olup olmadığı tartışmalı bir bölgede
zengin yakıt rezervleri buldular, işletilebilir vaziyette. Amerikalılarla
itekleşip duruyorlar bu bölgede. Diğer taraftan Kuzey Kore nükleer savaş
çıkarmacılık oynuyor. Beri yandan Orta Doğu’da ne kadar ülke varsa doğrudan,
dolaylı şekilde, yandan kenardan bir şekilde bir savaşın içinde. Amerikalılar
Mars’ta su arıyorlar, bulurlarsa Yemen’e gönderecekler galiba; yirmi birinci
asrın ilk çeyreğinde insanlar sapır sapır koleradan ölüyor, neyin davası olduğu
belli olmayan bir savaş yüzünden. Myanmar’da Rohingyaların evleri yakılıyor,
Keşmir’de Müslümanlar plastik kurşunlarla kör ediliyor, Çinliler her gün yeni
bir icat çıkarıyor, ezanı “Komünist Partisi uludur” şeklinde okutmak gibi. Bu
liste uzar gider ya, bir yerde kesmek lazım. Daha bir de bunun iç meseleler
kısmı var. Hamdolsun kimi zaman düşe kalka, kimi zaman hoplaya zıplaya
kalkınmaya devam ediyoruz da, işler pek o kadar da düşündüğümüz gibi parlak
değil. Hâlâ önümüzde uzun bir yol var, hâlâ ülkeleri güçlü kılan sahalarda
gerilerdeyiz. Bulunduğumuz nokta elimizden gelecek olanın en iyisi değil, can
sıkıcı olan bu. Bilimsel araştırmalarda, eğitimde, tarımda, sağlıkta
şimdikinden çok daha iyi olabilecek potansiyelimiz var, hamdolsun, ama bunları
ancak doğru politikalarla hayata geçirebiliriz ve fakat sevgili kamuoyumuz bu
konularda büyük resme hiç bakmıyor nedense, her kararı “başımızdakilere” havale
edip, ne yaparlarsa onunla yetiniyoruz. Komplo teorileri söz konusu olduğunda
büyük resimlere doyamayan muhayyilemiz, müfekkiremiz; böyle konular olduğunda
ne detaylara bakıyor, ne kompozisyona.
Konuşmayı
en çok sevdiğimiz konular şekille alakalı konular. Onların arasında da dinle ve
kadınla alakalı olanlar. Din konuşmayı çok seviyoruz, ama mesela İslam hukuku
günümüzde nasıl hayata geçirilir, onu pek konuşmuyoruz. İslam ahlakının
incelikleri pek gündem olmuyor. Belli başlı birkaç konu sürekli gündem oluyor,
varsa yoksa onları konuşuyoruz. Ne olacak halimiz, bilmem. Allah yardımcımız
olsun.
3 yorum:
Yıllar yıllar öncesinde ekşi sözlük okuma sebeplerimdendiniz. Neden bugün aklıma geldiniz, iz sürerken buraya vardım. Eski bir dostu görmüş gibi sevindim. Merhaba ve selametle efendim.
Yıllar yıllar evvel ekşi sözlük okuma sebeplerinden biriydiniz. Neden bugün aklıma geldi, iz sürerken buraya kadar vardım. Merhaba ve selametle.
merhaba efendim, selamet verdiniz, var olun...
Yorum Gönder