12 Ağustos 2017 Cumartesi

Köy Yanar Deli Taranır


Sanki okuyan varmış gibi fiyakalı bir giriş yapmak istiyorum yazıya, sayın okumayıcı; Türkiye’de blog yazarlığının en kolay tarafı toplam otuz altı yazıyla külliyatı tamamlayıp köşeye çekilebilme imkânı. Otuz yedinci bir yazı daha yazmaya gerek kalmıyor, neden? Çünki aynı gündemler dönüp duruyor, aynı gündemler dönüp duruyor, aynı gündemler dönüp duruyor, aynı gündemler dönüp duruyor, aynı gündemler dönüp duruyor ve sizin yeni bir şey yazmanıza gerek kalmıyor, çünki “aa ben bunu yazmıştım” deyip hemen linkini verebiliyorsunuz, “heee ben bunu yazmıştım” deyip linkini verebiliyorsunuz, “ooo ben bunu yazmıştım” deyip linkini verebiliyorsunuz ve üstüne bir kelime eklemek ihtiyacı hissetmeden gündeme katılıp günü kurtarabiliyorsunuz. Ne var ki, bir noktadan sonra sıkıcı olmaya başlıyor, bu döngü. Hararetle bu kadar konuyu tartışmak için enerjiyi nereden buluyorsunuz, anlamıyorum. Üstelik son derece ince bir dikkatle sürdürülüyor tartışmalar, zinhar bir adım ilerlememek, herhangi bir şeyin halline kıl kadarcık yaklaşmamak konusunda bir mutabakat var gibi ve galiba mutabık kalınan tek konu da bu. Hep beraber sanki bir salona doluşmuş vals yapar gibi, hiçbir yere varmadan dönüp duruyorsunuz, aynı figürleri itinayla tekrar tekrar şey ediyorsunuz. Ney ediyorsunuz, bilemedim, dans literatürüne vukufum bu kadar. Neyse, hiçbir yere varmadan dolap beygiri gibi dönüp duruyorsunuz işte. Kimin değirmenine su çekiyorsunuz bilmiyorum, ama yazık netice itibariyle bu kadar enerjiye. Derdiniz ne sizin arkadaşım?

Taranma kısmı anlaşıldıysa köyün yanma kısmına geçebiliriz.

Dünyada pek çok mühim hadise oluyor. Her zaman öyleydi, ama o zaman pek çoğundan haberimiz olmuyordu. Belki de daha az haber alınca haberler daha kıymetli oluyor, eskiden insanlar pürdikkat kesilip “acans” dinlerdi, gazetelerden meseleleri takip ederdi. Şimdi üzerimize sağanak gibi, dolu gibi haber yağıyor ve hepsini takip etmemiz mümkün değil. Ne yapabiliriz? Hangileri daha mühimse onları takip etmeye çalışabiliriz mesela, veya sahaları arkadaşlarımızla, dostlarımızla paylaşırız, herkes bir parçasını takip eder, diğerlerine özet geçer. Falan filan. Hiç de öyle bir şey olmaz, zira bizim için dünya bu dönüp duran gündemlerden ibaret. Neyi kaçırdığımızın farkında bile değiliz. Çinliler Güney Çin Denizi denen, ama Çin’e ait olup olmadığı tartışmalı bir bölgede zengin yakıt rezervleri buldular, işletilebilir vaziyette. Amerikalılarla itekleşip duruyorlar bu bölgede. Diğer taraftan Kuzey Kore nükleer savaş çıkarmacılık oynuyor. Beri yandan Orta Doğu’da ne kadar ülke varsa doğrudan, dolaylı şekilde, yandan kenardan bir şekilde bir savaşın içinde. Amerikalılar Mars’ta su arıyorlar, bulurlarsa Yemen’e gönderecekler galiba; yirmi birinci asrın ilk çeyreğinde insanlar sapır sapır koleradan ölüyor, neyin davası olduğu belli olmayan bir savaş yüzünden. Myanmar’da Rohingyaların evleri yakılıyor, Keşmir’de Müslümanlar plastik kurşunlarla kör ediliyor, Çinliler her gün yeni bir icat çıkarıyor, ezanı “Komünist Partisi uludur” şeklinde okutmak gibi. Bu liste uzar gider ya, bir yerde kesmek lazım. Daha bir de bunun iç meseleler kısmı var. Hamdolsun kimi zaman düşe kalka, kimi zaman hoplaya zıplaya kalkınmaya devam ediyoruz da, işler pek o kadar da düşündüğümüz gibi parlak değil. Hâlâ önümüzde uzun bir yol var, hâlâ ülkeleri güçlü kılan sahalarda gerilerdeyiz. Bulunduğumuz nokta elimizden gelecek olanın en iyisi değil, can sıkıcı olan bu. Bilimsel araştırmalarda, eğitimde, tarımda, sağlıkta şimdikinden çok daha iyi olabilecek potansiyelimiz var, hamdolsun, ama bunları ancak doğru politikalarla hayata geçirebiliriz ve fakat sevgili kamuoyumuz bu konularda büyük resme hiç bakmıyor nedense, her kararı “başımızdakilere” havale edip, ne yaparlarsa onunla yetiniyoruz. Komplo teorileri söz konusu olduğunda büyük resimlere doyamayan muhayyilemiz, müfekkiremiz; böyle konular olduğunda ne detaylara bakıyor, ne kompozisyona.


Konuşmayı en çok sevdiğimiz konular şekille alakalı konular. Onların arasında da dinle ve kadınla alakalı olanlar. Din konuşmayı çok seviyoruz, ama mesela İslam hukuku günümüzde nasıl hayata geçirilir, onu pek konuşmuyoruz. İslam ahlakının incelikleri pek gündem olmuyor. Belli başlı birkaç konu sürekli gündem oluyor, varsa yoksa onları konuşuyoruz. Ne olacak halimiz, bilmem. Allah yardımcımız olsun.

3 yorum:

arpa buğday daneler dedi ki...

Yıllar yıllar öncesinde ekşi sözlük okuma sebeplerimdendiniz. Neden bugün aklıma geldiniz, iz sürerken buraya vardım. Eski bir dostu görmüş gibi sevindim. Merhaba ve selametle efendim.

arpa buğday daneler dedi ki...

Yıllar yıllar evvel ekşi sözlük okuma sebeplerinden biriydiniz. Neden bugün aklıma geldi, iz sürerken buraya kadar vardım. Merhaba ve selametle.

Sirkencubin dedi ki...

merhaba efendim, selamet verdiniz, var olun...