sosyal medyadan da önce her zamanki halimiz bu, ne olduğunu anlamak
için bakmak yerine kategorik seçimler yapıyoruz. bir ara izmir'de sahile ağaç
diktiler, tanesi bin liraya malolmuştu, ama sol 500 diyordu, sağ 2000
lira...
*
vak'ay-ı adiyeden bunlar memlekette, mesela daha önce de bir taraftan
alenen bağıran masum eylemciler öbür taraftan polis katili diye görünüyordu. ortak
bir hak tanımı yok ki, hangi hak, hangi haksızlık? keşke farklı algı
evrenlerinden savurduğumuz fikirler gibi, uyguladığımız şiddet de birbirimize
ulaşmasa...
*
maç tarafların sırayla kendi kalesine gol atması şeklinde ilerliyor;
tribünler memnun... herkes algı evreninde mutlu, boşver, bir de şiddetin algı
evreni içinde kalmasını sağlasak, nobel barış ödülü itimiz olsun :) anomi.
cemil meriç öyle diyordu, alatlı'ya fazla takılma :)
*
10 senedir monolog var demek ayıp, en az 1912'den beri monolog var,
arada konuşan taraf değişiyor; hazmedemiyorlar. 10 sene önceye kadar ülke
süperdi bunlar geldi bozdu kafasının osmanlı'da işler yolundaydı paşa geldi
bozdu kafasından farkı yok. birine kafayı takıyoruz her şeyi ondan biliyoruz.
*
demokrasiye engel olan bazı odaklar birer ikişer devreden çıkıyor,
ama karşılıklı zihin engellerini aşmak kolay değil.
*
ödev: 20 tarafı anlamaya çalışıyorsunuz, hepsinin dilini birbirine
tercüme etmeye çalışıyorsunuz. balata kalırsa tekrar görüşelim...
*
detay görmeden hiçbir fikri kabul edesim gelmiyor artık, bunlar zaten
x o halde y algoritması baydı. mümkün olan bir şey olmuş veya olmamış olabilir.
bakmak lazım... olmuşsa şaşmam, olmamışsa da şaşmam... kasıt olasılığı kastın
ispatı değildir. kimse ne olduğunu anlamaya çalışmıyor, tarafına göre seçim
yapıyor. meselenin köküne inmeye çalışmıyoruz hiçbir zaman, hep bir paradigma
dayatması. herkes kendi tribününe oynadığı için şikayet yok
*
kural, kaide, prensip yok memlekette, tarafgirlik var, impulsif
tepkiler var, peşin hüküm var; sağında da solunda da. "kadın taciz
edildiyse, kesin saldırganlığından edilmiştir, hak etmiştir, oh olsundur"
bağele. alt metin: siz zaten... söylenen: kibir. perhiz turşusuna gel... hiç
kibir görmedik bugüne kadar, bilmiyoruz tabii ne olduğunu... türkiye'de solun
sağ hakkındaki eleştirilerinin bir kısmı doğrudur, onu da aynaya bakıp
söylüyorlar muhtemelen... son günlerde meşe ve kızılcık ağacı üretimini
arttırmamız gerektiğini düşünmeye başlamıştım, yetmez, yeni kalay madenleri
lazım... bu kibirden bir an önce vazgeçmeliyiz, doğru söylüyorsunuz. lakin
eksik olmayın demeye dilim varmıyor... umarım bunca yıldır paçalarınızdan
taşan, memleketi kaplayan, milleti boğan kendi kibrinizi de fark edersiniz
bugün. allah cümlemize hidayet etsin, azgınları ıslah etsin, ıslah olmayanları
kahretsin...
*
şimdi onlar düşünmesin, çok düşününce sinir bozucu oluyorlar. gerçi
düşünmediklerinde de... bu kafayla düşünseler ne düşünmeseler ne?
*
mesela otpor iddiası ispatlanamıyorsa yalandır, filanı kim vurdu
iddiası ispatlanamıyorsa gerçektir. öyle bizim muhakememiz, çok güzeliz
*
çok RAM lazım bize, aynı anda birden fazla faktör olunca işlenecek,
fiyakamız bozuluyor...
*
truanda'da huni satışları patlama yapmış (teyidli), safımızı seçelim
beyler...
*
onlar monoblok, homojen ve tamamen haksız. içlerinde eşimiz,
dostumuz, akrabamız yok. onlar hain ve ahmak. anlamaya değer bir tarafları yok.
*
1 doğru 2 yalan 1 doğru 1 demagoji 1 şüpheli bilgi 1 duygu sömürüsü 1
doğru 2 ajitasyon; mangal mevsimi geldi, şişleri hazırlayın...
hakkı tezgahın önüne dizip el çabukluğuyla çürük çarık batılı
kesekağıdına dolduran pazarcı, senin terazine kalaydık işimiz zordu...
*
eylemci vs esnaf, kimin hakkı kimin hakkını döver, güzel bir teorik
kısırdöngü çıkar bundan.
eylemcilere kızan esnafa erdal bakkal muamelesi yapılmasına karşıyım,
o adamın ekmeği bağzı haklardan daha gerçek.
şimdi acı haberler: ahlak felsefesinin iki temel argümanı
"yaşa" ve "yuha". kimin gerçeği daha gerçek?
*
senin dark side'da olman mümkün değil, sadece bin yıldır insanların
ne yapmaya çalıştığını anlamıyorsun. bu ülkenin ne olduğunu anlamıyorsun,
insanları kurtarmak için gemiyi batırmak gerektiğini sanıyorsun. ciddi
konularla uğraşmaya kadar verdiysen beyinsiz entellerin klişe laflarını
tekrarlayacağına kendi cümlelerinle konuş
*
icraat kudretle olur, onun için de çalışmak gerek, ama bizim
milletimizin a planı hep "devlet yapsın". siyasetten hep şikayet
ederiz, ama hakkı savunacak kişiyi değil iş takipçisini seçeriz
*
teröristse kesin öldürmek lazım. polis öldürmüşse kesin kasden
öldürmüştür. hadi şimdi boğazlaşalım canım. ruanda krallığında cozutan bağzı
şeyler var...
*
çok ama var, sen hangisini diyorsun? misal: ama hakettiler mi? hayır.
ama kitle psikolojisi? evet. ama bana düşman olmaya hakkın yok. evet. memleket
olarak sapı samanı ayırıp her hak sahibine hakkını teslim edebilecek bir mantık
seviyesinde değiliz... büyükelçilerin katili "ermeniler" değil,
askeri şehit eden "kürtler" değil, dink'i öldüren "devlet"
değil, madımak'ı yakan "sünniler" değil. rohingyalıları öldürenler
budist, ama rohingyalıları öldüren "budistler" değil. direkten
dönüyor olsa bile, filistinlileri öldüren "yahudiler" değil,
uygurları öldüren "çinliler" değil... senden nefret ettiğimi
sanıyorsun, hatalısın, benden nefret etmenden nefret ediyorum. memleket dört
koldan kuyruk acısı-evlat acısı hikayesindeki gibi gidiyor, mevlam ahvalimizi
hayreyleye... kitlenin ortalama zekası içlerindeki en düşük zekalınınkine
eşittir tarzında bir söz var, kitle psikolojisine dikkat edilmeli
*
evet, sayın "ama-sız-cı-lar", bu paranın iki yüzü var; hadi
şimdi "ama-ları" gömüp tomahawkları çıkarın, daha çok boğazlaşma
var... kimse "ama" demesin, herkes meselenin bir kulbundan tutup
burnunun dikine gitsin, gittiği yere kadar... ama demekten imtina edip
doğruları aranızda paylaşın ki, hakikati ıskalayabilesiniz...
burada kabahat "ama"da değil, kullananda. ama bir alet,
bıçak gibi, ekmek de kesersin, adam da... hiç ama kullanmadan ince
düşünemezsin. ama kullanmanın gerekli olması başka şey, bunun suistimal
edilmesi ayrı bir şey... farzet, adam katil, idama mahkum. fazla olarak bir
fiske vurdun adama. ama olmazsa senin de ona zulmetmiş olduğunu ifade edemezsin.
amayı kaldırınca, tuttuğun uca göre bir tarafa sapıyorsun, ya fiskeyi
haklılaştırıyorsun veya fiske yüzünden katli...
birileri de tutup amayı meseleyi saptırmak için kullanabilir elbette,
ama bunu engellemenin yolu ama kullanmamak değil. aradaki farkı düşünseler
zaten sıkıntı olmaz, ama kelimesinin tabiatının suistimale hizmet ettiğini
düşünüyorlar, suistimal ve ama aynileştiriliyor, muhakemeye dayanmayan,
duygusal bir tepki. ama ile çelişik görünen ifadeleri bağlarız. bu olmazsa doğruların
bir kısmını gözardı etme tehlikesi ortaya çıkar. çelişkinin iki tarafındaki
durumlar birbirine denk olmayabilir. ama kelimesi bunları denk göstermek için
kullanılabilir, veya ama'yı küçükle büyüğün yerini değiştirmek için de
kullanabilirler, bunlar kelimenin suistimalidir. kelimenin suistimaline değil,
kendisine karşı çıkarsanız, düşünceyi kısırlaştırırsınız...
*
hani "akp'li arkadaşım" diye bir video çıktı ya, eleman
"nihayet sesinizi duyduk" diyordu, teeee nihayet duymuş yani, duymuş
fakat bir şey anlamamış. işte bu "gezegenler" farklı bir boyuttan
gelen hologram mesajlar gibi, sadece söylüyorlar asla duymuyorlar
*
en basit konuda bile niye bu kadar kafamız karışıyor, anlamıyorum.
bir şeyi anlamakla tasvip etmek aynı şey mi? esnaf tırlatmış, kendi bildiği
metodla tepki veriyor. 1) metod vahim 2) tepki normal. doğru değil. haklı
değil. normal.
trafikte her fırsatta levyeye davranmak normal midir? serum bitti
diye doktor dövmek? normal nedir? normal bir değer yargısı içermez, normal
ortalama olandır, beklenebilecek olandır. arabanın aynasına cd asmak maallede
normaldir, newyork'ta olmayabilir. liselilerin yazılıda kopya çekmesi normaldir.
bizim ahali tepesi attı mı adam döver, elinde bir alet varsa onunla kovalar.
yapmalı mı? yapmamalı. ama normal işte...
bunu söyle. bu niye normal, olmalı mı, nasıl düzeltilir, ayrı
konular. mevcut normalimiz bu... canı yanan herkes bıçağı sopayı kaparsa
herkesin daha çok canı yanar, olması gereken bu değil. ama beklenebilecek bir
şey. normal derken normlardan bahsetmiyorum, gündelik hayatta kullandığımız
normali kastediyorum. doğal diyeyim isterseniz, olağan diyeyim, nasıl
anlayacaksanız... ayrıca sanayide esnafın normu budur, o da var.
sözüm geri. normal değil. normél. nörmel. çayımı kahvaltıdan sonra
içmem gibi. normlarla alakası olmayaraktan. kısa devre yaptırdınız ya
*
1) fil hortum değildir 2) hortum yanlış
değildir 3) bizim dantelijansiya ne isterse yiyebilir. memleketin felsefi
faaliyetini çizgi film yapsak dünyaya satarız, her şey hazır oturup çizecek
biri lazım sadece, onu da mı japon yapsın?
*
hoca merhumun zamanında herkes biraz
haklıymış, bugün galiba herkes biraz haksız...
*
bazı kelimeler tekrarlana tekrarlana
tekerlemeye dönüşüyor, karikatürize oluyor, düşünceyi tetiklemek yerine şartlı
refleks uyandırıyor: maraş, sivas, uludere, reyhanlı; zınk!
*
bütün "ama"lar iyidir anlamında
değil, hiç "ama" kullanmadan tek taraflı olmayan bir çözümleme
yapamazsınız anlamında. bir de şu var, "ama" denklemin iki tarafının
da doğru olduğunu vurgulamak için kullanılır, taraflardan birini yok saymak
için değil
*
bu tarz kişilerle "uğraşmanın" lüzumu yok, kendi haline
bırakmak en iyisi. nezaketsizliğinin farkında değil, ama hakaret kasdı yok.
indî ve boş beleş laflar üzerine gidince ciddiye biniyor. fikir hürriyetini
ihlal edince en sefil fikirimsi bile kıymete biniyor. şahıs vahiy almakla
ilgili beyanı akıl hastalığı olarak değerlendiriyor. bununla alakalı bir izahı
yok, fikrinin bir kıymeti yok. söyleyecek bir şey yok, nasipsizmiş de, hidayeti
için dua et geç. üstüne gidince kahraman oluyor böyleleri. ayrıca şiddetli
tavır gösterince iletişim kanalları kapanıyor, tebliğin de yolu kapanmış
oluyor...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder