tesettür
setr (örtmek) kökünden gelen, örtünmek mânâsında bir kelimedir. (bkz: setr-i
avret) uygun şekilde örtünmek hem kadın hem de erkek için farz olmakla
birlikte, uzun süredir tartışmalar daha ziyade kadın tesettürü etrafında
cereyan ediyor. bunun muhtelif sebepleri olsa da, çok konuşulması, biraz da
üzerinde çok kolay konuşulabiliyor olmasından kaynaklanıyor. diğer taraftan,
önce sürüp giden yasaklar konuyu sabit bir gündem maddesi haline getirdi, sonra
da tesettür kavramını sahiplenenler arasında, farklı hayat tarzlarının
yaygınlaşması, alışılmadık tesettür şekillerinin zuhuruna sebep oldu ve konu
giderek dallanıp budaklandı.
son
yıllarda giderek keskinleşen kamplaşma yüzünden, "yaşasın" ve
"kahrolsun" kutuplarından birine irca edilerek basitleştirilen;
teferruatı ve nüanslarından mahrum bırakılarak zihin kısırlaşmasının gadrine
uğrayan kavramlardan biri, aynı zamanda, tesettür. şimdi elimizde, meseleyi
aydınlatmaktan ziyade, daha da karıştıran iki kavram var: açık ve kapalı.
kategorize etmek, mantık kullanmanın kaçınılmaz bir parçası, vakıayı sayısız
örnekler üzerinden düşünemezsiniz, lakin her şeyi yazı-tura şablonuna
döktüğünüzde, meseleyi çıkmaza sokuyorsunuz. bir kere açık kavramının zıddı,
burada, kapalı değil örtülüdür, seçilen kelime yanlış ve olumsuz bir çağrışım
yükü taşıyor. buna rağmen, "örtülü" cenah da, hatalı şekilde
benimsenen türban kelimesi gibi, bunu da rahatça kendileri hakkında
kullanıyorlar. bu da örtünenlerin de, en azından bir kısmının, örtünme hakkında
ciddi bir fikirlerinin olmadığının emarelerinden biri. daha mühimi, tesettür
kelimesini bilenlerin sayısı bile giderek azalıyor, ama eskiden "tam
tesettürlü" diye bir tabir vardı ve siyah ile beyaz arasındaki tonları
fark etmeye başlamak için güzel bir noktaydı.
kavga-gürültü
daha çok başörtüsü hususunda kopsa da, başörtüsü tesettür kıyafetinin bir
parçası; tamamı değil. dolayısıyla ortada "kapalı/açık" ikilisinden
ibaret bir kategorizasyon olması gibi, hangi sınıfa girdiğinizin kriterinin
başörtüsü ile sınırlı olması da hatalı. başörtüsü olmayınca tesettür durumu
sıfırlanmış olmuyor, buna mukabil başörtüsü tek başına tesettürü ikmal etmiyor.
tam tesettürlü olmamanın pek çok farklı şekli, mertebesi var: eşarp bağlamak,
ama cilbab giymemek, başını örtüp dar kıyafetler giymek, başını şeffaf kumaşla
-güya- örtmek, başını örtüp başka yerlerini açmak, başını örtmemek, ama geri
kalan kıyafetleri bol ve uzun olmak veya kıyafetlerin muhtelif boyları, enleri
kalınlıkları... üstelik bunları düz bir çizgi üzerinde sıralamak da kolay
değil, mesela yakasından topuklarına kadar bol bir kıyafetle örtünen, fakat
başını örtmeyen birini; başını örten, ama hatlarını belli eden bir kıyafet
giyen birinden önce mi yazmak gerekir, sonra mı; cevaplamak müşkil. kozmetik ve
beden dili gibi bahislere de girince, hesap hepten karışıyor. eskiden
örtünenlerin ekseriyeti neden örtündüklerini bildiği için, yahut öyle sanmamıza
sebebiyet verecek bir tarzı takip ettikleri için; aynı zamanda örtünmeyenler
de, şimdikiler kadar örtüsüz olmadığı için, kabaca iki sınıftan bahsetmek
nisbeten daha kolaydı, şimdiki kadar çok farklı durumlar sözkonusu değildi.
bugün ise, "kapalı/açık" diye ayırıp işin içinden çıkmak, abes.
günümüzde
hanım tesettürünün yozlaşması tarzında bir hadise mevcut, ancak bu aslında daha
karmaşık meselelerin göze batan bir kısmı, buz dağının görünen parçası.
meseleye daha geniş açıdan bakınca gördüğümüz, "muhafazakar sınıfın"
dünyevileşmesi, daha evvel "ehl-i dünya" diye kendinden ayırdığı
insanların hayat tarzını ve akabinde değer yargılarını, dünya görüşünü
benimsemeye, taklit etmeye başlaması; yabancı bir hayatın unsurlarını, kendi
hayatına adapte etmeye çalışırken, o yabancı hayata adapte olmaya, kendine
yabancılaşmaya başlaması. eskiden dünyayı değiştirmek gibi bir davası olanlar,
bugün dünyaya uymaya azmetmiş görünüyorlar ve erkekler de en az kadınlar kadar,
bu işin içinde.
tesettürün
şekil şartlarının nelere tekabül ettiğini kitaplardan okuyup öğrenmek mümkün
olsa da, sosyal hayatta ne ifade ettiğini; yaşamadan anlamak zor. tesettür
şahsiyeti tebarüz ettiren bir çeşit paspartu, bir tür algı düzenlemesidir; neyi
vurguladığınız ve neyi kendinize veya size yakın olanlara sakladığınızla ilgili
bir tavırdır, zata mahsus bir alan tesis etmektir, avlunuzdan cadde
geçmemesidir. avlu demişken, bir parantez açıp mecelle'yi hatırlayalım: mutfak,
kuyu başı, avlu gibi "makarr-ı nisvân" olan mahallin görünmesi
zarar-ı fahiş addolunur (m. 1202, sağolasın 'gogıl hoca'). bir kişinin
penceresinden, başka bir evin "makarr-ı nisvan" olan mahalli görünür
olsa, bu zararın ref'i ile emrolunur. evlerin gözleri, başka evlerin harîm-i
ismetine nazar etmemelidir. pencerelerin görmekten de öte, göstermeye yarayan vitrinlere
dönüşmesinden epeyce öncedir bu. yüzyüze bakabilmek için, görmemek ve
görünmemekten meydana gelen karşılıklı vazifelere riayet etmek gerekmektedir.
benzer şekilde, tesettür de, "kaçıp göçmenin" değil, muaşeret etmenin
lazımesidir, âdâbıdır, usûlüdür; bu sebepten dolayı, kılık-kıyafetten ibaret
değildir; bir hal ve tavırdır: beden dilidir, ses tonudur, ciddiyettir, kişiler
arası mesafeyi ayarlamaktır ve elbette sadece kadına değil, karşılıklı olarak
kadına ve erkeğe terettüp eden bir vazifedir; yeri geldiğinde göz kapaklarını
örtmektir, yeri geldiğinde sesini perdelemektir, kelimeleri seçerek
söylemektir, yeri geldiğinde kenara çekilip, başını eğerek yabancı hanımlara
yol vermektir, oturup kalkarken dikkat etmektir, yersiz şakalardan sakınmaktır,
her şeyi herkesin yanında konuşmamaktır, her konuşulana kulak kabartmamaktır ve
bu minval üzre uzayıp gider. bu suretle, yolcuysanız yolcu olarak kalırsınız,
müşteriyseniz müşteri. meslektaşsanız, spotlar sadece yaptığınız işi gösterir.
arkadaşsanız arkadaşlığınız insani meziyetleriniz çerçevesinde cereyan eder,
nezaketiniz nezaket olarak kalır, nezafetiniz nezafet; kimsenin insiyaki
katmanlarına sızmamış olursunuz, kimseyi insiyaki katmanlarınıza sızdırmamış
olursunuz.
tesettür
bir hayat tarzıdır, bir medeniyet meselesidir, bu yüzden kendi medinelerine
dair tasavvurlarını muhafaza edemeyenlere, hayata karşı bir davası olmayanlara
izah etmek çok zor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder