Eyvah, yine mi uyandım!? İki adam bir testereyi bir o yana bir bu yana çekiştirip duruyorlar: kırt, kırt! Kırt, kırt! Kırt, kırt! Kırt, kırt! Kırt, kırt! Kırt, kırt! Kırt, kırt! Kırt... Güzel çayım, tatlı çayım, canım çayım... Sürün şimdi şehrin öbür ucuna. Uykum var, ölüyorum. Karınca kolu üst kata çıkıyor, karınca kolu alt kata iniyor: "yürüyüş kararı sayılacak, say! 1, 2, 3, 4..." Molam geldi, acıktım, gidelim, dönelim. Dön baba dönelim. Karınca kolu üst kata çıkıyor, karınca kolu alt kata iniyor: "yürüyüş kararı sayılacak, say! 1, 2, 3, 4..." Testere: Kırt, kırt! Kırt, kırt! Kırt, kırt! Kırt, kırt! Kırt, kırt! Kırt, kırt! Ya bu deveyi gütmeli, ya da... N'ola acap hâlımız? Dön aklım, daireye, mükerreren tekrâren: Karınca kolu üst kata çıkıyor, karınca kolu alt kata iniyor: "yürüyüş kararı sayılacak, say! 1, 2, 3, 4..." Git gel Konya altı saat, vakittir, koş şimdi saman alevinden hürriyete. Testere mi yoksa kurtlar mı mesnedimi kemiren? Kırt, kırt! Kırt, kırt! Kırt, kırt! Kırt, kırt! Kırt, kırt! Kırt, kırt! Kırt, kırt! Kırt... Sırtım boşluğa geldi yine, karanlık düştü gözüme: ne var orada, kim var orada!? Ne olacak, yâ Rabbim, neler olacak? Pay alalım günlük demden, ot çöp ayıklayıp nisyan merhemi yapalım, göğsümüzdeki boşluğa sıvamaya. Tamamdır. Esselam güzel uykum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder