20 Aralık 2014 Cumartesi

Der beyan-ı gavgay-ı adab / tw


"âdâb" izah olunabilir bir husus değildir, frekansa bağlanabiliyorsanız yayını alırsınız, alamıyorsanız mesaj aktarılamaz
kanalların âdâb algıları da farklı olabilir, kimsenin meşrebini benimsemek mecburiyetinde değilsiniz
âdâb sözle savunulabilir bir husus da değildir, gerek yok.
sadece tek ikaz: her sakallıyı dedeniz sanmayın, anlayıp anlamadığınızdan emin olmadan yorum yapmayın...
"kanatlı kanatsız" nedir, ordan ipucu yakalasaydınız bari... eskiden büyüklerin yanında çocuk sevilmezmiş. niye? niyesi yok.
mahçubiyetinden gebeliğini söyleyemeyenlerden bahsetsem mi? ehline bırakalım o işleri.
anlıyorsanız anlıyorsunuzdur, anlamıyorsanız anlamıyorsunuzdur, yanlış anlıyorsanız, yorumlarınız alakasız yerlere gider...
bağlamı algılamadığı için yadırgayanları anlıyorum da, saldırganlaşmanın lüzumu yok, kültürel konular bunlar, evrensel standardı yok
sözü bağlamından koparıp kendi zihninizdeki izdüşümüne göre bir yere yerleştirmeye çalışırsanız farkında olmadan çarpıtmış olabilirsiniz
"hayâ" rasyonel bir kavram değildir, kimin neden hayâ etmesi gerektiğinin bir izahı yoktur,
sizin düşünce dilinize çevrildiğinde kadını aşağılamak manasına gelebilir, çıplaklığı özgürlük, insanı bedeniyle özdeş görüyorsanız
benim edeb hususunda üslubum bu olmazdı, ama ecdaddan bunlara riayet edenler olduğunu da biliyorum, saygı duyuyorum. saldırganlığa gerek yok
"derin anlam"dan bahsetmiyoruz, algı farkından bahsediyoruz.
misal türkçedeki küfürlerin karşılığı japoncada yok, japoncaya çevirip söylesen, bir kısmının küfür olduğunu fark etmeyebilir
aynı görünen bir şey farklı kültürlere mensup kişilere çok farklı şeyler ifade edebilir
zırva değil çünki, başka bir dünyadan kesip seninkine yapıştırınca öyle görünüyor. önce ne anlatıldığını anla sonra ister kabul et ister red
ezcümle anlaşılamayanın anlatılamadığını tekrar tecrübe etmiş olduk, günü daha fazla ifsad etmenin lüzumu yok; yehdina ve yehdikümullah...
son olarak hikmet öğüt hanımefendinin isminin nereden geldiğini bir araştırıverin...
çıplaklık özgürlük konusunu kadını aşağılama meselesi için söyledim, anadolu standardı değil elbette, daha "damıtık" bir kültür
bazı şeyler yaşayarak görerek aktarılıyor, görmeyince kestirmek mümkün olmuyor, biz köydeki usulleri biliyoruz, bunları görmedik
bu adabı uygulanabilir bulmamak ayrı bir şey de "geri kafalı yobaz kadını aşağılıyor" diye ayaklanıp saldırıya geçecek bir şey yok
kimsenin kimsenin özel hayatına "müdahale" ettiği yok, nasihat da mı etmiyah?
savunduğu değerler arasında emr-i bil maruf nehyi anil münker olanların "özel hayata" müdahele iddiasıyla ortaya çıkması tuhaf
ne zorlama var ortada, ne hakaret. söz sana uyuyorsa sen de söze uyarsın, uymuyorsa uymazsın, heyecanlanacak bir şey yok...
rabbim bize hakkı hakk batılı batıl göstersin cümlemize hidayet etsin, kalplerimizi dininde birleştirsin, insaf, merhamet, iz'an bahşeylesin
edep anlayışlarının rasyonel izahı yok, muhakeme düzeyinde çözümlemek mümkün değil, o alana taşıyınca değişiyor
hoca belirli bir ortamın görgüsünden bahsediyor, o daireye mensup değilseniz, bağlantınız yoksa bağlayıcı değil
sözgelimi köyde ayıp olan bir şey şehirde değildir, şehirde ayıp olan köyde değildir, bir köyün ayıbı öbüründen farklı olabilir
köylerden birinin adetlerinin tasvir edilmesini, diğer köydekilerin aşağılama olarak görmesi gerekmez, farklılık denebilir
alışkanlığımız meseleleri evrensel olduğunu düşündüğümüz rasyonel zeminlere çekerek muhakeme etmek, ama tercümede anlam gidiyor
bu bir evrensel standart olarak dayatılmış olsaydı böyle düşünebilirdiniz. ama "bizde öyle değil" dışında bir denecek yok
*
maalesef inceliklere zamanımız yok,
sabrımız hiç yok. olmaya talip değiliz, anlamaya da... başarı hikayelerinde kaybolduk.
bizi biz yapan, başkasından farkımız, dünyamız, medinemiz o inceliklerden meydana geliyor
elin dünyasını öyle öğrendik ki kendi dünyamızı ne tahayyül edebiliyoruz ne tasavvur
kurmak, inşa etmek, yaşatmak elbette ki daha zor, nasibimiz varsa allah kolaylaştırır...
pekeyi savunduğumuz incelikleri kendi hayatımıza ne derece taşıyabiliyoruz? esas sual budur...


Hiç yorum yok: