20 Aralık 2014 Cumartesi

Ulusal çıkar veya çıkmaz / tw


şu ulusal çıkar kavramının türk devlet felsefesiyle n'alakası var, onu da bir ara incelemek lazım... hakim olmak mı, hâdim olmak mı?
ben kârıma bakarım kafası batılı ve seküler bir kafadır. bununla ülke belki "başarılı" olur, ama "türkiye" olmaktan çıkar, gavurumsu bş olur
öyle bir şey demedim :) ama fırsattan faydalanmakla fırsatçılık arasında fark var, o kelime olmamış :)
türkiye'nin dış politikası doğru mu yanlış mı onu bilecek kadar konuya hakim değilim, ama mantığı doğruydu
ayrıca her zaman hesap tutmayabilir, yola çıkarsınız yenmek kadar yenilmek de vardır; risk almadan anadolu'yu da alamazdık
doğru olanı yapmak gerektiğinde, hesap yapabilirsiniz, ama basit hesaplar yapamazsınız,
mesela hacizi göze almazsınız, ama yüklü bir fatura ödemeyi göze alabilirsiniz
ulusal çıkar bizim işimiz değil derken kastım şu: "bizim insanımız" 76 milyondan ibaret değil,
bizim hedefimiz para vb.den ibaret değil. devletin hedefi adaleti tesis etmek. bu adaletin ilgi alanı bütün dünya...
bu uğurda sonunda devleti de yıktıracak badirelere gözü kapalı dalmak doğru değil elbet, ama mesela bir anlaşma kaçacak,
bilmem kaç dolarlık ihale gidecek, çok masraf olacak vb sebeplerle duruştan taviz verilirse, devletin varlık sebebiyle çelişir
rasyonel bir politika yürütmek ayrı, bu politikanın temel hedefleri, ekseni belirlenirken ortaya konan vizyon ayrı
elbette :) taş atarsan kolun yorulur, icraat yapan herkesin hatası olur, oturduğu yerden eleştirmek çok kolay
taktik basit, her şeye itiraz et, hükumet haklı çıkarsa ıslık çal, haksız çıkarsa tepesine bin, yaygarayı bas :)
türkiye'nin eli zayıf, ittifaksız iş yapmak mümkün değil, ittifakla da nereye kadar... hesaplar değişiyor, manzara ters dönüyor
konjonktürden faydalanıp açılıma giriştiler, denizin ortasında yelken ters döndü. ya hiç yola çıkmayacaksın ya katlanacaksın
rüzgara güvenemezsin, ama garantici olmak için yerinden kımıldamaman lazım. hesap tutmadı, özeleştiri şart elbette;
ama bütün bütün zararda olmadığımızı düşünüyorum, en azından hadiseleri başka gözle de görebilmeye başladık...
sorunun liyakatsizlik olduğunu düşünmüyorum, daha büyük ölçekli bir şey, orada kim olsa netice değişmeyecketi tahminim
evet, bizde eleştiri genelde kasıtlı yapıldığından olumlusunu ayıramıyor kimse
açılım derken kürt açılımdan bahsetmiyordum, dış politikada hamle vaziyeti almaktan bahsediyorum
açılım hükumetin en net yanlışı, savunacak bir şey yok, reformların hepsini eleştirenleri haklı bulmuyorum, lakin
lakin terör örgütünün muhatap alınması ve sözkonusu olmayacak meselelerin gündeme getirilmesi ciddi hata
kırmızı çizgileri değiştirmeyecek olsan bile değişebileceği beklentisini yükseltiyorsun iş ilerledikçe, vahim
ne verilecekse örgütü muhatap almadan verilmeli elbette. bunun dışında verilmesi gereken var, verilmemesi gereken var...
anayasal statünün özerklikten çok farkı yok, mantık aynı...
bin yıldır bu ülkede bütün müslümanlar tek bir çeşit vatandaştır. bunu değiştireceksen her etnisiteye ayrı ayrı haklar vermelisn
türklerin bir statüsü yok, ama varmış gibi davranıp başkalarına statü icat edilmeye çalışılıyor, üstelik herkese bile değil
"balkanlardan boşnaklardan gelenler" gelmesin diye bas bas bağırıyor adamlar
farklı vatandaşlık tipleri tanımlarsan husumeti körüklersin, işleri karmakarışık edersin. anayasada "türk" yok, niye kürt olsun?
kürt olacaksa türk de olsun, zaza da olsun, boşnak arnavut çerkez vs vs vs hepsi olsun, niye sadece kürt? silaha ödül?
kafa karışıklığının sebebi türk kelimesinin iki ayrı anlamda kullanılması, ama anayasanın mantığındaki türk, türk değil,
anayasanın mantığındaki türk kelimesi osmanlı kelimesi ile eşanlamlı. osmanlı dememek için türk diyor adamlar
anayasadaki tek çeşit vatandaşlık oğuz aslından gelenleri esas alıp ötekileri yok saymıyor, herkes için, bütün müslümanlar için
türklerin hakim unsur olması diye bir şey yok, türkler kurucu unsur, ama bunun türklere bir getirisi yok, sadece hasbelkader,
ülkenin adı türkiye ve resmi dil türkçe. bu kadar. çerçeve bu. istiklal harbindeki beyanatlar vb de hep bu yönde mesela
misal mübadelede ortodoks türkler gönderildi, müslüman rumlar bırakıldı. lozandaki vatandaşlık tanımı da müslümanlık üzerinden
mış gibi yapmak falan yok, sadece kafa karıştıran bir terim sorunu var. türk geçen her yere osmanlı yazsak herkes rahatlayacak
hukuki-siyasi sistemde türklerin ayrı bir yeri yok, bir statüsü yok, hiçbir şeyi yok ki, başkasına ne vereceksin?
eğer bir etnik kökene sahip olmak siyasi hukuki alanda ifadesi gereken haklar getiriyorsa, elvan abeylegese için bile bir tanım.
birine ver diğerine verme, var mı öyle bir şey. o zaman çıkacak nizayı husumeti hesap edebiliyor musun?
kürt mahkum kürtçe savunma hakkı isteyecek mesela, avukat zazaca savunma yapmak isteyecek, hakim arnavutça...
tek tek 72,5 vatandaş türünün haklarını birbirine denk olmasını gözeterek belirlemeye çalışacaksın yine de memnun olmayacakkimse
kültürel haklarını verirsin herkesin, ama kültürel konuları siyasi-hukuki sistem için temel haline getirmezsin
mahkum türkçe bilmiyorsa tercüman temin eder savunma vermesini sağlarsın, kürtçeyi ikinci bir resmi dil haline getirmen gerekmez
niye o adam kamu alanında kendi dilini kullanamasın ki? :) hadi onu vermedik diyelim, en azından arnavutça, adigece vb savunma
her mahkemede her dilden tercüman mı bulunduracaksın? adam türkçe bildiği halde inadından arnavutça savunmak isterse?
adamların herhangi bir dilde savunma yapabilmesi başka bir şey, bu dilin resmi dil sayılması başka bir şey
kürtçeyi ikinci resmi dil haline getirirsen mahkemeyi kürtçe yürütmeyi de istememeleri için bir sebep kalıyor mu?
kimsenin kürtçe savunma vermesine karşı değilim, ama bunu bir resmi dil statüsü üstünden yapılması yanlış
türkçe bu ülkede ortak dil, defacto durum bu, türklerin ekstra bir hakka sahip olması manasına gelmiyor
tamam işte kültürel haklarını ver, anayasal statüyü karıştırma. anayasal statünün boyutları senin dediğinden fazla
yahu dil bilmeyene başka dilde hizmet sağlamakla, ikinci resmi dilin ne alakası var?
iki ayrı vatandaşlık türü tanımladığın anda yapısal olarak özerkliği vermiş oluyorsun zaten,

dilin kullanılmasını kısıtlamak başka bir şey, kullanımını resmi dil şeklinde kurgulamak başka bir şey.

Hiç yorum yok: