şu ulusal çıkar
kavramının türk devlet felsefesiyle n'alakası var, onu da bir ara incelemek
lazım... hakim olmak mı, hâdim olmak mı?
ben kârıma bakarım
kafası batılı ve seküler bir kafadır. bununla ülke belki "başarılı"
olur, ama "türkiye" olmaktan çıkar, gavurumsu bş olur
öyle bir şey demedim :)
ama fırsattan faydalanmakla fırsatçılık arasında fark var, o kelime olmamış :)
türkiye'nin dış
politikası doğru mu yanlış mı onu bilecek kadar konuya hakim değilim, ama
mantığı doğruydu
ayrıca her zaman hesap
tutmayabilir, yola çıkarsınız yenmek kadar yenilmek de vardır; risk almadan
anadolu'yu da alamazdık
doğru olanı yapmak
gerektiğinde, hesap yapabilirsiniz, ama basit hesaplar yapamazsınız,
mesela hacizi göze
almazsınız, ama yüklü bir fatura ödemeyi göze alabilirsiniz
ulusal çıkar bizim
işimiz değil derken kastım şu: "bizim insanımız" 76 milyondan ibaret
değil,
bizim hedefimiz para
vb.den ibaret değil. devletin hedefi adaleti tesis etmek. bu adaletin ilgi
alanı bütün dünya...
bu uğurda sonunda
devleti de yıktıracak badirelere gözü kapalı dalmak doğru değil elbet, ama
mesela bir anlaşma kaçacak,
bilmem kaç dolarlık
ihale gidecek, çok masraf olacak vb sebeplerle duruştan taviz verilirse,
devletin varlık sebebiyle çelişir
rasyonel bir politika
yürütmek ayrı, bu politikanın temel hedefleri, ekseni belirlenirken ortaya
konan vizyon ayrı
elbette :) taş atarsan
kolun yorulur, icraat yapan herkesin hatası olur, oturduğu yerden eleştirmek
çok kolay
taktik basit, her şeye
itiraz et, hükumet haklı çıkarsa ıslık çal, haksız çıkarsa tepesine bin,
yaygarayı bas :)
türkiye'nin eli zayıf,
ittifaksız iş yapmak mümkün değil, ittifakla da nereye kadar... hesaplar
değişiyor, manzara ters dönüyor
konjonktürden
faydalanıp açılıma giriştiler, denizin ortasında yelken ters döndü. ya hiç yola
çıkmayacaksın ya katlanacaksın
rüzgara güvenemezsin,
ama garantici olmak için yerinden kımıldamaman lazım. hesap tutmadı, özeleştiri
şart elbette;
ama bütün bütün zararda
olmadığımızı düşünüyorum, en azından hadiseleri başka gözle de görebilmeye
başladık...
sorunun liyakatsizlik
olduğunu düşünmüyorum, daha büyük ölçekli bir şey, orada kim olsa netice
değişmeyecketi tahminim
evet, bizde eleştiri
genelde kasıtlı yapıldığından olumlusunu ayıramıyor kimse
açılım derken kürt açılımdan
bahsetmiyordum, dış politikada hamle vaziyeti almaktan bahsediyorum
açılım hükumetin en net
yanlışı, savunacak bir şey yok, reformların hepsini eleştirenleri haklı
bulmuyorum, lakin
lakin terör örgütünün
muhatap alınması ve sözkonusu olmayacak meselelerin gündeme getirilmesi ciddi
hata
kırmızı çizgileri
değiştirmeyecek olsan bile değişebileceği beklentisini yükseltiyorsun iş
ilerledikçe, vahim
ne verilecekse örgütü
muhatap almadan verilmeli elbette. bunun dışında verilmesi gereken var,
verilmemesi gereken var...
anayasal statünün
özerklikten çok farkı yok, mantık aynı...
bin yıldır bu ülkede
bütün müslümanlar tek bir çeşit vatandaştır. bunu değiştireceksen her
etnisiteye ayrı ayrı haklar vermelisn
türklerin bir statüsü
yok, ama varmış gibi davranıp başkalarına statü icat edilmeye çalışılıyor,
üstelik herkese bile değil
"balkanlardan
boşnaklardan gelenler" gelmesin diye bas bas bağırıyor adamlar
farklı vatandaşlık
tipleri tanımlarsan husumeti körüklersin, işleri karmakarışık edersin.
anayasada "türk" yok, niye kürt olsun?
kürt olacaksa türk de
olsun, zaza da olsun, boşnak arnavut çerkez vs vs vs hepsi olsun, niye sadece
kürt? silaha ödül?
kafa karışıklığının
sebebi türk kelimesinin iki ayrı anlamda kullanılması, ama anayasanın
mantığındaki türk, türk değil,
anayasanın mantığındaki
türk kelimesi osmanlı kelimesi ile eşanlamlı. osmanlı dememek için türk diyor
adamlar
anayasadaki tek çeşit
vatandaşlık oğuz aslından gelenleri esas alıp ötekileri yok saymıyor, herkes
için, bütün müslümanlar için
türklerin hakim unsur
olması diye bir şey yok, türkler kurucu unsur, ama bunun türklere bir getirisi
yok, sadece hasbelkader,
ülkenin adı türkiye ve
resmi dil türkçe. bu kadar. çerçeve bu. istiklal harbindeki beyanatlar vb de
hep bu yönde mesela
misal mübadelede
ortodoks türkler gönderildi, müslüman rumlar bırakıldı. lozandaki vatandaşlık
tanımı da müslümanlık üzerinden
mış gibi yapmak falan
yok, sadece kafa karıştıran bir terim sorunu var. türk geçen her yere osmanlı
yazsak herkes rahatlayacak
hukuki-siyasi sistemde
türklerin ayrı bir yeri yok, bir statüsü yok, hiçbir şeyi yok ki, başkasına ne
vereceksin?
eğer bir etnik kökene
sahip olmak siyasi hukuki alanda ifadesi gereken haklar getiriyorsa, elvan
abeylegese için bile bir tanım.
birine ver diğerine
verme, var mı öyle bir şey. o zaman çıkacak nizayı husumeti hesap edebiliyor
musun?
kürt mahkum kürtçe
savunma hakkı isteyecek mesela, avukat zazaca savunma yapmak isteyecek, hakim
arnavutça...
tek tek 72,5 vatandaş
türünün haklarını birbirine denk olmasını gözeterek belirlemeye çalışacaksın
yine de memnun olmayacakkimse
kültürel haklarını
verirsin herkesin, ama kültürel konuları siyasi-hukuki sistem için temel haline
getirmezsin
mahkum türkçe
bilmiyorsa tercüman temin eder savunma vermesini sağlarsın, kürtçeyi ikinci bir
resmi dil haline getirmen gerekmez
niye o adam kamu
alanında kendi dilini kullanamasın ki? :) hadi onu vermedik diyelim, en azından
arnavutça, adigece vb savunma
her mahkemede her
dilden tercüman mı bulunduracaksın? adam türkçe bildiği halde inadından
arnavutça savunmak isterse?
adamların herhangi bir
dilde savunma yapabilmesi başka bir şey, bu dilin resmi dil sayılması başka bir
şey
kürtçeyi ikinci resmi
dil haline getirirsen mahkemeyi kürtçe yürütmeyi de istememeleri için bir sebep
kalıyor mu?
kimsenin kürtçe savunma
vermesine karşı değilim, ama bunu bir resmi dil statüsü üstünden yapılması
yanlış
türkçe bu ülkede ortak
dil, defacto durum bu, türklerin ekstra bir hakka sahip olması manasına
gelmiyor
tamam işte kültürel
haklarını ver, anayasal statüyü karıştırma. anayasal statünün boyutları senin
dediğinden fazla
yahu dil bilmeyene
başka dilde hizmet sağlamakla, ikinci resmi dilin ne alakası var?
iki ayrı vatandaşlık
türü tanımladığın anda yapısal olarak özerkliği vermiş oluyorsun zaten,
dilin kullanılmasını
kısıtlamak başka bir şey, kullanımını resmi dil şeklinde kurgulamak başka bir
şey.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder