20 Aralık 2014 Cumartesi

Ontolojik Muhalefet – Ak Parti ve MHP; HİF, İTC, CTF… / tw

- ‘mentionlardan’ kaynaklanan kopukluklar için özür dilerim. -

farklı bir ontolojik-epistemolojik-etik düzlemden gelen tenkidler çok etkili olmuyor, karşılık bulması için aynı algı evreninden gelmeli...
birbirimiz için başka bir boyuttan gelen anlaşılmayan dilde hologramik mesajlar gibiyiz, diyalog (!) vasatımız bu...
mhp'nin çözü(lü)m tenkidlerini akp'nin algılayabilmesinin önündeki en büyük engel mhp'nin akp algısı.
akp'yi realiteye değil ideolojik şablonlara göre davranmakla suçlarken kısmen haklılar, ama mhp de akp'yi kafasındaki şablona göre okuyor
ayrıca bu şablonlar arasında bu kadar fark olması hicran. bu iki zümre ortak bir mânâ alemine mensup olmalıydı...
defolabilirsin waldo.
aslında iki tarafa da, ortak bir zemini olması gereken zümreler şuursuzluk eseri olarak farklı zeminlere dağılmış
bu yüzden ortak bir dilleri yok ve birbirlerine ulaşamıyorlar. bugün biri yarın öteki gündem olabilir
ama bugünki konu şu: mhp'nin yaptığı akp politikalarının eleştirilmesi değil, ontolojik olarak akp'ye karşı çıkıyorlar
böyle davrandıkları için de tenkidleri akp için bir geçerlilik taşımıyor.
aynı şeyi akp de mhp için yapıyor, yani aslında farkları yok...
bu güzel bir şeymiş, ama bahsettiğim konu tam bununla ilgili değil. mesela eşitlik anlayışı olmayanı ayrımcılıkla suçlayamayız
bir fikrin sizin dünyanızda karşılığı yoksa, o fikre dayalı tenkidlerin de karşılığı olmayacaktır
ilk tenkit. hepsi aynı çorbanın suyu...
kaldı ki burada konu lider siyasi kadronun bir yerden talimat alıp almadığı, alıyorsa nereden aldığı değil
yıllarca msp'liler mhp'ye diş bileyip sola yanaştı diye karpuz deniyordu elemanlara, şimdi mhp'liler karpuz...
arada fikir farkları, fraksiyonlar, muhtelif sahalarda şuursuz vaziyetler olsa da batı'ya karşı bu ulke'yi savunan herkes >
> batıya karşı bu ülke'yi, bu milleti, bu dini savunan herkes tek bir taraftır, farklar talîdir, varoluşsal çelişki olamaz
iktidar partisiyle aynı tarafa düşmemek uğruna seküler tayfayla kamalistlerle aynı tarafa düşmeyi kabullenen milliyetçi olamaz
daha vahim şeyler de var, bazı milliyetçiler dindarlara dinci demeye başlamış, halbuki ülkücüler de "dindar" değil mi?
bir kısım dindar taifenin millet hakkındaki şuursuz tavırlarını tenkid ayrışey, kendinden tamamen ayrı görüp düşman olmak ayrı
bence hepsi birden daha tehlikeli. bir kısmı az biraz akıllı olsa, diğeri bu kadar başıboş kalmayacak, toplam tablo vahim
diğer taraftan başbakanın ülkücülerle bir ileri iki geri ilişkisinde çok samimi durduğunu düşünmesem de,
namaz kılmayı bilmezler meselesi abartılmıştı
neyse sonuç olarak selametçilerin saçmalamasına alışkınız zaten de milliyetçilerin giderek daha şuursuz olması ağır geliyor
selametçilerin milliyetçilere nefreti yeni bir şey değil. buna rağmen selametçilere düşman olman gerekmez, kendi şuursuzluğu
kaldı ki burada iki siyasi ekip arasındaki geçimsizlikten bahsetmiyorum, temel değerler referanslar konusunda farklar var
bunun olmaması gerek, milliyetçiler islamcıları anlayamayacak raddede dinden kopuk olamaz
çok saygı duyduğum insanlardan bile makul şeyler duyamaz, okuyamaz oldum...
ama mesela iskender öksüz son zamanlarda akıl erdiremediğim kişilerden biri, geçenlerde ulusalcılarla milliyetçiler arasında >
çok fark olmadığını yazıyordu, "onlar da batı kültürünü seçmişler, o kadar da olsun" gibi bir ifadesi geçiyordu
batı kültürüyle milliyetçiliğin ne alakası var?
islam'ı temel referans almamak, seküler fikirlere meyletmek, batı kültürünü, değerlerini, felsefesini benimsemek,
bunlar milliyetçilikle bağdaşmayan tavırlar.
keza islamcıların hatalı fikirlerini, politikalarını tenkitle yetinmeyip kategorik olarak dışlamak, hele de araya >
"dincilik" yaftasını koyarak bir sınır çizgisi çekmek, devleti 1923'ten başlatmak, kemalist politikaları savunmak...
bunlar milliyetçilikle örtüşmeyen şuursuz hareketler, buna kızıyorum ben.
yoksa elbette islamcıların eleştirilecek çok tarafı var
tartışılır, ama ilginç bir bakış açısı. akp kafa olarak itilafçılara yakın, ama geleneğin devamı demek zor
itc-chp-ietö gibi bir devamlılık itilafçı cephede görülmüyor, daha ziyade itc vs tepki diye kurgulamak lazım
sf-tf-dp-ap-anap-akp bir çizgi sayılabilir, ama itilafçı karakter çok ön planda değil bu çizgide
sadece zihniyet benziyor diye devam diyemezsin, kurumsal süreklilik de olması lazım
misal ordudaki darbeleri harbiyeye bağlarsın, ama yeniçerilere bağlayamazsın
iddia edilen ergenekon terör örgütü ;)
itc tarafından kurumsal devamlılığı sürekli sekteye uğratılan, ama her fırsatta zuhur eden bir muhalefet hareketi var
dp'den sonra bu hareket üçe bölündü, msp ve mhp ayrı birer kol olarak devam etti
msp kolunda zihniyet olarak itilaf çizgisinin sürdüğü söylenebilir, ama tam açıklayıcı değil
islamcılarla türkçülerin birbirlerini ontolojik olarak farklı şeyler olarak görmeleri vahim bir şey
bugünki hükumet çizgisini oluşturan bileşenlerin içinde itilaf kafası azınlıkta kalır ve mhp ile bir çok ortak değeri var
ortada ortak bir zemin olması lazım
chp itc'dir, aynı ekip. sadece a takımı tasfiye oldu, mesuliyeti bunlara yıkıp isimlerini değiştirdiler, yola devam ettiler
bu kadar askeri darbeyi yapan kimdi? bürokrasinin her tarafında kadrolaşan? vs vs
jöntürk dayatmalarına karşı anadolu fırsat buldukça karşı çıktı, dp mesela...
islamcılar efgani çizgisinden ibaret değil, ortalama anadolu insanı çoğu. cemaatler, tarikatler vb
bu çizgiyle mhp arasında varoluşsal bir fark yoktur, mhp de aynı kaynaktan gelir. islam davası- türkiye davası vs
siyasi kadro fikriyat sosyolojik taban bunların hepsini ayrı ayrı ele almak lazım
akp deyip işin içinden çıktığın zaman sap saman ot kök taş çakıl hepsi birden harman oluyor
akp'yi bir tür koalisyon gibi düşün, hayır da şer de bir arada. çözülmesine muhalefet fırsat vermiyor...
ihlas cemaatiyle eski irancıları bir kefeye koyarsan yapacağın analizden bir cacık olmaz
hükumetin vahim icraatlerinde milliyetçiler de vebal altında, süreçleri doğru yönetmeye yaklaşamadılar bile,
nerede saf tutacaklarını şaşırdılar. şuursuz akıncılar farkında olmasa da ülkücülük de islam davasına dahil
akıncıların kafası basmıyor ülkücüleri dışlıyor diye ülkücüler de aynı şeyi yapamaz, ülkücü bilir ki hepsi özde birdir
ama muhatapları işi bozuyordur vs.
milliyetçiler ise bunlarla bir görünmektense seküler tayfayla bir görünmeyi tercih ettiler, hükumete karşı olsun da...
bu yüzden hükumetin alternatifi de kalmadı, ikaz edildiğinde anlayacak hali de kalmadı, insanlar da etrafından ayrılamadı
yeni kadroda itc'den müdevver olmayan kaç kişi vardı ki? aynı ekip, bir kısmı bir kısmını tasfiye etti, yola devam ettiler
dümdüz akp itilafçı dediğin zaman kayınpederimi alıyorsun te cemaleddin efganiye kadar bağlıyorsun,
ne alakası var, köylü, çoban, tornacı, müslüman, bildiğin anadolu ahalisi adam...
hasbelkader erbakan islam dedi diye peşine düşen insanları, orduya darbeye bilmem kime karşı akp'yi destekleyen insanları,
alakasız bir sürü kişiyi itilafçı yaparsın, sosyolojik tabanı dikkate almazsan.
babam bile akp'ye oy verdi, niye diye düşünmüyor kimse, dumanlı kafadan analizlere devam...
mustafa kemal, ismet, celal beyler mesela; bunlar neci?
birbirlerini yediler, vuran da vurulan da ittihatçı
itc'nin tek bir çizgisi yoktu, üç tarz-ı siyasetin üçü de dahildi, ama hangi ekip başa geldiyse onun çizgisi öne çıktı
enver bey varken türkçülük öne çıkıyordu, ama garpçılar da islamcılar da ittihatçıydı
kemal ve ismet beyler, üç tarz-ı siyaseti bir buçuğa indirdiler.
itc için belirleyici olan türkçülük değil, komitacılık. ayrıca mensupları arasında islamcı ve türkçüler olmakla birlikte,
jöntürkleri taşıyıcısı rolünü ifa etti itc-chf. türkçüler-islamcılar parantez olarak kaldı
öncesi sonrası var mı? cihan harbinden evvel hepsi teşkilata kaydolmadı mı bunların?
bürokraside yerleştirdikleri adamlar itc kökenli kişiler. asacakları hocaları seçerken bile itc'li mi değil mi diye baktılar
detaylara takılıyorsunuz, abdülaziz han'ın hal' ve katlinden 27 nisan e-muhtırasına kadar sürekli bir çizgi var
bunun ideolojik-sosyolojik tezahürü jöntürk sınıfı. siyasi yapılanması da komita kafasıyla memleketi idare eden oligarşi
adına ittihat deyince çok güceniyorsanız sepet diyelim, zurna diyelim, ne isterseniz...
sudanlı musa da itc mensubuydu, ama bu neticeyi değiştirmiyor :)
mhp'nin nadir doğru tavır gösterdiği hadiseler var, ama genel tavır bu değil
akp'nin hatası yok demiyorum, hükumeti savunacak olsam başta gider oy verirdim... ama akp politikalarını eleştirmek başka,
arada varoluşsal çelişki varmış gibi görmek başka. 5-6 senedir partiler parti olmaktan çıktı, cepheler oluştu
cepheleşmenin oluşması ayrı bir faciaydı, ama mhp'nin aldığı pozisyon mhp'ye yakışmıyor
akp'liler ne kadar saçmalasa da mhp aynı duruma düşemez. dava ortak, ama bunlar yanlış savunuyorlar demek başka şey
olaya bunlar zaten hain diyerek girmek bambaşka bir şey. mhp'nin tavrı akp'nin desteğini genişletti...
mhp'nin kalesi denen orta anadolu'nun bile akp'ye geçmesi hiç mi uyarıcı olmaz?
ülkücülerin bütün değerlerine değil, bir kısmına saldırıyorlar. milliyetçiler basiretli davransa bunu boşa çıkarabilirdi
ama istisnalar hariç, milliyetçiler chp ile bir ağızdan konuşuyor hayli zamandır
bunlar hep algıda seçicilik. akp'yi okumak için kullanılan şablondan kaynaklanıyor, tablonun tamamı değil...
akp'nin nasıl bir karma olduğunu görmek lazım, sapı samanı ayırıp eleştirirken nokta atışı yapmak lazım
milliyetçilik deyince herkes başka bir şey anlıyor, sen derdini anlatamazsan, adam hayalindeki zihniyet hakkında konuşur...
türkiye 1923'te kurulmadı, milliyetçilerin kemalistlerle işi olmaz, milliyetçiler darbecileri savunamaz, milliyetçiler seküler olamaz...
hükumetin vahim hataları var, ama milliyetçilerin eleştirilerinin iktidar partisi yönetimine, destekleyen entelektüellere ve halk tabanına >
ulaşabilmesi için, önce arada ontolojik çelişki varmış havasının ortadan kaldırılması lazım,
farklı değer kümelerine mensupmuş gibi yapılan eleştirilerin hiçbir karşılığı olamaz,
adamları savundukları değerlerden yola çıkarak eleştirmeniz lazım. değerler farklıysa neyin eleştirisi?
bu arada, başbakanın ayağının altında ne var bilmiyorum, ama asabiyyenin her türlüsü milliyetçilerin ayağı altındadır
milliyetçiler adına konuşanları eleştirince, bundan hükumeti savunuyoruz manası çıkmasın...
[algı ve semantik yapı üzerinde çalışma derdi] siyasi kadrolarda olmayabilir de, etraflarında bol miktarda entelektüel, akademisyen var...
akp ve mhp'nin ortak davası islam davasıdır. akp bunu yanlış bir yoldan gerçekleştirmeye çalıştığı için hatalı
mhp ise ortada islam davası diye bir şey yokmuş gibi davranıyor. türkiye'ye sonradan dayatılan değerleri (!) savunmaya kalkıyor
2007 seçimlerinde mhp, chp ile koalisyon yapacak söylentileri çıktığında, mhp iki üç oy daha alırız hesabıyla yalanlamadı bunu
sonuç olarak orta anadolu'yu da kaptırdı... akp'nin entelektüel arka planı milliyetçiliği anlamaya elverişli değil,
milliyetçilik ile asabiyyeyi karıştırdıkları için tepki gösteriyorlar. milliyetçilerin donanımı bunun doğrusunu anlatmak için yeterli
ama mhp kendi birikimine sırt çeviriyor, kemalistlerle aynı telden çalıyor. insanları akp'ye itiyor.
bu yüzden akp'nin vahim hatalarında mhp'nin de vebali vardır.
akp olayı anlamadığı için sistemle birlikte devleti de hedef alıyor. mhp ise chp ile birlikte, devlet diye sistemi muhafaza ediyor
devletle sistemin farkını en iyi milliyetçilerin biliyor olması lazımdı...
gözüm sadece akp beyanatlarına bakarak konuşmuyorum, öyle olsa sıkıntı olmazdı. yeniçağ'ı okumuyor musun hiç?
şu durumda yeniçağ da gizli akp'li...
karikatürcü zaten facia da ben köşe yazarlarından bahsediyorum, sevdiğim saydığım insanlar var, isim verdirme bana...
1. terim sıkıntımız var, abdülaziz han'ın hal' ve katlinden t. saylan'ın 2006'da "biz asılız" beyanatına kadar devam eden >
2. jöntürk ideolojisinin taşıyıcısı-uygulayıcısı olan derin yapılanma şeklinde bir damar var, buna ittihatçılık demeyeceksek
3. nasıl bir isim verebiliriz? ikinci mesele, komitacılık "teşkilat-ı mahsusa" tarzı faaliyette ne kadar fayda getiriyorsa
4. devlet idare etmekte de o kadar zaaf getiriyor. bir sahadaki efsanevi başarı diğer sahadaki hataları örter mi?
5. chf kadrolarının ne kadarı itc dışı kökenlerden geliyordu? bir dönem her türden insanın cemiyette olması mı esas,
6. yoksa devam eden metodlar ve kadrolar mı esas?
savunanlarla tenkid edenlerin kastettiği ittihatçılık aynı şey değil
beceriksizlikleri devlet idaresinde, teşkilat-ı mahsusa bunun dışında
şerhe ek: emanuel karasu ile itc arasında bağ kurulabilir mi? itc kadrolarında mason ve avdeti nisbeti ve
etkisi ne seviyedeydi? sultan abdülhamid'in hal'i kimin işine yaradı?
hürriyet dediler istibdadın âlâsı geldi...
hepsi dersek mehmed akif'i de jöntürk yapmış oluruz. esas sual şu: ne kadarı chf'de devam etti?
daha mühimi chf kadroları hangi nisbette itc'den müdevverdi?
reşid paşa'dan çevik paşa'ya uzanan bir damar var mıdır? bunlar darbe vb metodları kullanmışlar mıdır?
buna verdiğiniz başka bir isim varsa, ittihatçı yerine o ismi kullanarak devam edelim
talat paşa'nın mason olduğu doğru mudur?
1901 karasu'nun abdülhamid han ile görüşmesi, 2-3 makedonya isyanları, 5 itc'nin faaliyetleri 8 meşrutiyet...
"zamanlama manidar" değil mi?
zemin bu olabilir, ama bombanın piminin çekilmesinde karasu'nun reddedilmesinin payı yok mu?
neticede ne kadar hamiyyetli de olsalar boylarından büyük işlere kalkışmış ve jöntürklüğün taşıyısı olmuşlar
abdülhamid han ile uğraşacaklarına teşkilat-ı mahsusa'ya inkılab edip hizmetinde çalışsalardı,
çok daha faydalı olurlardı gibi tarih ilmine uymayan hayali bir düşüncem var :)
çıkaran askerler olsa bile, askerlik değildi herhalde, gençlik, heyecan, muktedir olma zannı, acele...
bence enver paşa'yı çok aşan bir hasar var ortada. topal osman, izmir suikasti vb gibi hadiseler >
bunların ortaya çıkmasına imkan sağlayan zemin enver paşa'nın etkisinden ibaret olamaz
burda meselelerin ele alınmasında kullanılan mantık, zihniyet, başvurulan metodlar var...
komitacılık eşkiya avı ise, buna da ayrı bir isim bulmak gerekiyor...
bilhassa cumhuriyetten bahsetmiyorum, meşrutiyette de cumhuriyette de devam eden bir teşkilat ve eylem şekli
bir uçtan abdülaziz han'ın hal'ine kadar uzanıyor, diğer uçta "ergenekon" mevzusu...
enver paşa da bu tarz usullere başvurmuştur ve devlet idaresi için fena bir usuldür
ama paşa bir misal sadece, enver bey olmasa da bunlar olacaktı...
evet, muhtemelen karbonari cemiyeti ile alakalı zannederim
itc'den de önce abdülaziz han vak'asında bütün italyan ve ingiliz donanması akdenizdeydi
karbonari ve bağlı olduğu iskoç riti seferber olmuş idi...
hulasa devletin idaresinde bir yabancı tesir var ve belirli usuller devlet idaresine bulaştırılıyor
belirli bir zihniyet hakim oluyor, enver paşa, talat paşa bunun bir kısmında sahne alıyorlar
o usuller ve zihniyet onlardan sonra da devam ediyor. buralarda mutabık mıyız? ismini koymak da başka zaman...
yetenekli ve fakat tecrübesiz, hamiyyetli ve gayretli desek olmaz mı, enver paşa içün?
benim bildiğim asıl ciddi isyan 18'de...
ben harbin neticelerinden de önce, zihniyet ve metod konusuna önem veriyorum, devlet-i aliyye parçalandı,
lakin akabinde zihnimiz, ruhumuz, kimliğimiz paramparça oldu. elbette önceden başlamış süreçler bunlar,
ama sonraki darbeler çok daha sert oldu...


Hiç yorum yok: