-
‘mentionlardan’ kaynaklanan kopukluklar için özür dilerim. -
farklı bir
ontolojik-epistemolojik-etik düzlemden gelen tenkidler çok etkili olmuyor,
karşılık bulması için aynı algı evreninden gelmeli...
birbirimiz için başka
bir boyuttan gelen anlaşılmayan dilde hologramik mesajlar gibiyiz, diyalog (!)
vasatımız bu...
mhp'nin çözü(lü)m
tenkidlerini akp'nin algılayabilmesinin önündeki en büyük engel mhp'nin akp
algısı.
akp'yi realiteye değil
ideolojik şablonlara göre davranmakla suçlarken kısmen haklılar, ama mhp de
akp'yi kafasındaki şablona göre okuyor
ayrıca bu şablonlar
arasında bu kadar fark olması hicran. bu iki zümre ortak bir mânâ alemine
mensup olmalıydı...
defolabilirsin waldo.
aslında iki tarafa da,
ortak bir zemini olması gereken zümreler şuursuzluk eseri olarak farklı
zeminlere dağılmış
bu yüzden ortak bir
dilleri yok ve birbirlerine ulaşamıyorlar. bugün biri yarın öteki gündem
olabilir
ama bugünki konu şu:
mhp'nin yaptığı akp politikalarının eleştirilmesi değil, ontolojik olarak
akp'ye karşı çıkıyorlar
böyle davrandıkları
için de tenkidleri akp için bir geçerlilik taşımıyor.
aynı şeyi akp de mhp
için yapıyor, yani aslında farkları yok...
…
bu güzel bir şeymiş,
ama bahsettiğim konu tam bununla ilgili değil. mesela eşitlik anlayışı olmayanı
ayrımcılıkla suçlayamayız
bir fikrin sizin
dünyanızda karşılığı yoksa, o fikre dayalı tenkidlerin de karşılığı
olmayacaktır
…
ilk tenkit. hepsi aynı
çorbanın suyu...
kaldı ki burada konu
lider siyasi kadronun bir yerden talimat alıp almadığı, alıyorsa nereden aldığı
değil
yıllarca msp'liler
mhp'ye diş bileyip sola yanaştı diye karpuz deniyordu elemanlara, şimdi
mhp'liler karpuz...
arada fikir farkları,
fraksiyonlar, muhtelif sahalarda şuursuz vaziyetler olsa da batı'ya karşı bu
ulke'yi savunan herkes >
> batıya karşı bu
ülke'yi, bu milleti, bu dini savunan herkes tek bir taraftır, farklar talîdir,
varoluşsal çelişki olamaz
iktidar partisiyle aynı
tarafa düşmemek uğruna seküler tayfayla kamalistlerle aynı tarafa düşmeyi
kabullenen milliyetçi olamaz
daha vahim şeyler de
var, bazı milliyetçiler dindarlara dinci demeye başlamış, halbuki ülkücüler de
"dindar" değil mi?
bir kısım dindar
taifenin millet hakkındaki şuursuz tavırlarını tenkid ayrışey, kendinden tamamen
ayrı görüp düşman olmak ayrı
bence hepsi birden daha
tehlikeli. bir kısmı az biraz akıllı olsa, diğeri bu kadar başıboş kalmayacak,
toplam tablo vahim
diğer taraftan
başbakanın ülkücülerle bir ileri iki geri ilişkisinde çok samimi durduğunu
düşünmesem de,
namaz kılmayı bilmezler
meselesi abartılmıştı
neyse sonuç olarak
selametçilerin saçmalamasına alışkınız zaten de milliyetçilerin giderek daha
şuursuz olması ağır geliyor
selametçilerin
milliyetçilere nefreti yeni bir şey değil. buna rağmen selametçilere düşman
olman gerekmez, kendi şuursuzluğu
kaldı ki burada iki
siyasi ekip arasındaki geçimsizlikten bahsetmiyorum, temel değerler referanslar
konusunda farklar var
bunun olmaması gerek,
milliyetçiler islamcıları anlayamayacak raddede dinden kopuk olamaz
çok saygı duyduğum
insanlardan bile makul şeyler duyamaz, okuyamaz oldum...
ama mesela iskender
öksüz son zamanlarda akıl erdiremediğim kişilerden biri, geçenlerde
ulusalcılarla milliyetçiler arasında >
çok fark olmadığını
yazıyordu, "onlar da batı kültürünü seçmişler, o kadar da olsun" gibi
bir ifadesi geçiyordu
batı kültürüyle
milliyetçiliğin ne alakası var?
islam'ı temel referans
almamak, seküler fikirlere meyletmek, batı kültürünü, değerlerini, felsefesini
benimsemek,
bunlar milliyetçilikle
bağdaşmayan tavırlar.
keza islamcıların
hatalı fikirlerini, politikalarını tenkitle yetinmeyip kategorik olarak
dışlamak, hele de araya >
"dincilik"
yaftasını koyarak bir sınır çizgisi çekmek, devleti 1923'ten başlatmak,
kemalist politikaları savunmak...
bunlar milliyetçilikle
örtüşmeyen şuursuz hareketler, buna kızıyorum ben.
yoksa elbette
islamcıların eleştirilecek çok tarafı var
…
tartışılır, ama ilginç
bir bakış açısı. akp kafa olarak itilafçılara yakın, ama geleneğin devamı demek
zor
itc-chp-ietö gibi bir
devamlılık itilafçı cephede görülmüyor, daha ziyade itc vs tepki diye
kurgulamak lazım
sf-tf-dp-ap-anap-akp
bir çizgi sayılabilir, ama itilafçı karakter çok ön planda değil bu çizgide
sadece zihniyet
benziyor diye devam diyemezsin, kurumsal süreklilik de olması lazım
misal ordudaki
darbeleri harbiyeye bağlarsın, ama yeniçerilere bağlayamazsın
iddia edilen ergenekon
terör örgütü ;)
itc tarafından kurumsal
devamlılığı sürekli sekteye uğratılan, ama her fırsatta zuhur eden bir
muhalefet hareketi var
dp'den sonra bu hareket
üçe bölündü, msp ve mhp ayrı birer kol olarak devam etti
msp kolunda zihniyet
olarak itilaf çizgisinin sürdüğü söylenebilir, ama tam açıklayıcı değil
islamcılarla
türkçülerin birbirlerini ontolojik olarak farklı şeyler olarak görmeleri vahim
bir şey
bugünki hükumet
çizgisini oluşturan bileşenlerin içinde itilaf kafası azınlıkta kalır ve mhp
ile bir çok ortak değeri var
ortada ortak bir zemin
olması lazım
chp itc'dir, aynı ekip.
sadece a takımı tasfiye oldu, mesuliyeti bunlara yıkıp isimlerini değiştirdiler,
yola devam ettiler
bu kadar askeri darbeyi
yapan kimdi? bürokrasinin her tarafında kadrolaşan? vs vs
jöntürk dayatmalarına
karşı anadolu fırsat buldukça karşı çıktı, dp mesela...
islamcılar efgani
çizgisinden ibaret değil, ortalama anadolu insanı çoğu. cemaatler, tarikatler
vb
bu çizgiyle mhp
arasında varoluşsal bir fark yoktur, mhp de aynı kaynaktan gelir. islam davası-
türkiye davası vs
siyasi kadro fikriyat
sosyolojik taban bunların hepsini ayrı ayrı ele almak lazım
akp deyip işin içinden
çıktığın zaman sap saman ot kök taş çakıl hepsi birden harman oluyor
akp'yi bir tür
koalisyon gibi düşün, hayır da şer de bir arada. çözülmesine muhalefet fırsat
vermiyor...
ihlas cemaatiyle eski
irancıları bir kefeye koyarsan yapacağın analizden bir cacık olmaz
hükumetin vahim
icraatlerinde milliyetçiler de vebal altında, süreçleri doğru yönetmeye
yaklaşamadılar bile,
nerede saf
tutacaklarını şaşırdılar. şuursuz akıncılar farkında olmasa da ülkücülük de
islam davasına dahil
akıncıların kafası
basmıyor ülkücüleri dışlıyor diye ülkücüler de aynı şeyi yapamaz, ülkücü bilir
ki hepsi özde birdir
ama muhatapları işi
bozuyordur vs.
milliyetçiler ise
bunlarla bir görünmektense seküler tayfayla bir görünmeyi tercih ettiler,
hükumete karşı olsun da...
bu yüzden hükumetin alternatifi
de kalmadı, ikaz edildiğinde anlayacak hali de kalmadı, insanlar da etrafından
ayrılamadı
…
yeni kadroda itc'den
müdevver olmayan kaç kişi vardı ki? aynı ekip, bir kısmı bir kısmını tasfiye
etti, yola devam ettiler
…
dümdüz akp itilafçı
dediğin zaman kayınpederimi alıyorsun te cemaleddin efganiye kadar bağlıyorsun,
ne alakası var, köylü,
çoban, tornacı, müslüman, bildiğin anadolu ahalisi adam...
hasbelkader erbakan
islam dedi diye peşine düşen insanları, orduya darbeye bilmem kime karşı akp'yi
destekleyen insanları,
alakasız bir sürü
kişiyi itilafçı yaparsın, sosyolojik tabanı dikkate almazsan.
babam bile akp'ye oy
verdi, niye diye düşünmüyor kimse, dumanlı kafadan analizlere devam...
…
mustafa kemal, ismet,
celal beyler mesela; bunlar neci?
birbirlerini yediler,
vuran da vurulan da ittihatçı
itc'nin tek bir çizgisi
yoktu, üç tarz-ı siyasetin üçü de dahildi, ama hangi ekip başa geldiyse onun
çizgisi öne çıktı
enver bey varken
türkçülük öne çıkıyordu, ama garpçılar da islamcılar da ittihatçıydı
kemal ve ismet beyler,
üç tarz-ı siyaseti bir buçuğa indirdiler.
itc için belirleyici
olan türkçülük değil, komitacılık. ayrıca mensupları arasında islamcı ve
türkçüler olmakla birlikte,
jöntürkleri taşıyıcısı
rolünü ifa etti itc-chf. türkçüler-islamcılar parantez olarak kaldı
öncesi sonrası var mı?
cihan harbinden evvel hepsi teşkilata kaydolmadı mı bunların?
bürokraside
yerleştirdikleri adamlar itc kökenli kişiler. asacakları hocaları seçerken bile
itc'li mi değil mi diye baktılar
detaylara
takılıyorsunuz, abdülaziz han'ın hal' ve katlinden 27 nisan e-muhtırasına kadar
sürekli bir çizgi var
bunun
ideolojik-sosyolojik tezahürü jöntürk sınıfı. siyasi yapılanması da komita
kafasıyla memleketi idare eden oligarşi
adına ittihat deyince
çok güceniyorsanız sepet diyelim, zurna diyelim, ne isterseniz...
sudanlı musa da itc
mensubuydu, ama bu neticeyi değiştirmiyor :)
…
mhp'nin nadir doğru
tavır gösterdiği hadiseler var, ama genel tavır bu değil
akp'nin hatası yok
demiyorum, hükumeti savunacak olsam başta gider oy verirdim... ama akp
politikalarını eleştirmek başka,
arada varoluşsal
çelişki varmış gibi görmek başka. 5-6 senedir partiler parti olmaktan çıktı,
cepheler oluştu
cepheleşmenin oluşması
ayrı bir faciaydı, ama mhp'nin aldığı pozisyon mhp'ye yakışmıyor
akp'liler ne kadar
saçmalasa da mhp aynı duruma düşemez. dava ortak, ama bunlar yanlış
savunuyorlar demek başka şey
olaya bunlar zaten hain
diyerek girmek bambaşka bir şey. mhp'nin tavrı akp'nin desteğini genişletti...
mhp'nin kalesi denen
orta anadolu'nun bile akp'ye geçmesi hiç mi uyarıcı olmaz?
ülkücülerin bütün
değerlerine değil, bir kısmına saldırıyorlar. milliyetçiler basiretli davransa
bunu boşa çıkarabilirdi
ama istisnalar hariç,
milliyetçiler chp ile bir ağızdan konuşuyor hayli zamandır
bunlar hep algıda
seçicilik. akp'yi okumak için kullanılan şablondan kaynaklanıyor, tablonun
tamamı değil...
akp'nin nasıl bir karma
olduğunu görmek lazım, sapı samanı ayırıp eleştirirken nokta atışı yapmak lazım
milliyetçilik deyince
herkes başka bir şey anlıyor, sen derdini anlatamazsan, adam hayalindeki
zihniyet hakkında konuşur...
türkiye 1923'te
kurulmadı, milliyetçilerin kemalistlerle işi olmaz, milliyetçiler darbecileri
savunamaz, milliyetçiler seküler olamaz...
hükumetin vahim
hataları var, ama milliyetçilerin eleştirilerinin iktidar partisi yönetimine,
destekleyen entelektüellere ve halk tabanına >
ulaşabilmesi için, önce
arada ontolojik çelişki varmış havasının ortadan kaldırılması lazım,
farklı değer kümelerine
mensupmuş gibi yapılan eleştirilerin hiçbir karşılığı olamaz,
adamları savundukları
değerlerden yola çıkarak eleştirmeniz lazım. değerler farklıysa neyin
eleştirisi?
bu arada, başbakanın
ayağının altında ne var bilmiyorum, ama asabiyyenin her türlüsü milliyetçilerin
ayağı altındadır
milliyetçiler adına
konuşanları eleştirince, bundan hükumeti savunuyoruz manası çıkmasın...
[algı ve semantik yapı
üzerinde çalışma derdi] siyasi kadrolarda olmayabilir de, etraflarında bol
miktarda entelektüel, akademisyen var...
akp ve mhp'nin ortak
davası islam davasıdır. akp bunu yanlış bir yoldan gerçekleştirmeye çalıştığı
için hatalı
mhp ise ortada islam
davası diye bir şey yokmuş gibi davranıyor. türkiye'ye sonradan dayatılan
değerleri (!) savunmaya kalkıyor
2007 seçimlerinde mhp,
chp ile koalisyon yapacak söylentileri çıktığında, mhp iki üç oy daha alırız
hesabıyla yalanlamadı bunu
sonuç olarak orta
anadolu'yu da kaptırdı... akp'nin entelektüel arka planı milliyetçiliği
anlamaya elverişli değil,
milliyetçilik ile
asabiyyeyi karıştırdıkları için tepki gösteriyorlar. milliyetçilerin donanımı
bunun doğrusunu anlatmak için yeterli
ama mhp kendi
birikimine sırt çeviriyor, kemalistlerle aynı telden çalıyor. insanları akp'ye
itiyor.
bu yüzden akp'nin vahim
hatalarında mhp'nin de vebali vardır.
akp olayı anlamadığı
için sistemle birlikte devleti de hedef alıyor. mhp ise chp ile birlikte,
devlet diye sistemi muhafaza ediyor
devletle sistemin
farkını en iyi milliyetçilerin biliyor olması lazımdı...
gözüm sadece akp beyanatlarına
bakarak konuşmuyorum, öyle olsa sıkıntı olmazdı. yeniçağ'ı okumuyor musun hiç?
şu durumda yeniçağ da
gizli akp'li...
karikatürcü zaten facia
da ben köşe yazarlarından bahsediyorum, sevdiğim saydığım insanlar var, isim
verdirme bana...
…
1. terim sıkıntımız
var, abdülaziz han'ın hal' ve katlinden t. saylan'ın 2006'da "biz
asılız" beyanatına kadar devam eden >
2. jöntürk
ideolojisinin taşıyıcısı-uygulayıcısı olan derin yapılanma şeklinde bir damar
var, buna ittihatçılık demeyeceksek
3. nasıl bir isim
verebiliriz? ikinci mesele, komitacılık "teşkilat-ı mahsusa" tarzı
faaliyette ne kadar fayda getiriyorsa
4. devlet idare etmekte
de o kadar zaaf getiriyor. bir sahadaki efsanevi başarı diğer sahadaki hataları
örter mi?
5. chf kadrolarının ne
kadarı itc dışı kökenlerden geliyordu? bir dönem her türden insanın cemiyette
olması mı esas,
6. yoksa devam eden
metodlar ve kadrolar mı esas?
savunanlarla tenkid
edenlerin kastettiği ittihatçılık aynı şey değil
beceriksizlikleri
devlet idaresinde, teşkilat-ı mahsusa bunun dışında
şerhe ek: emanuel
karasu ile itc arasında bağ kurulabilir mi? itc kadrolarında mason ve avdeti
nisbeti ve
etkisi ne seviyedeydi?
sultan abdülhamid'in hal'i kimin işine yaradı?
hürriyet dediler
istibdadın âlâsı geldi...
hepsi dersek mehmed
akif'i de jöntürk yapmış oluruz. esas sual şu: ne kadarı chf'de devam etti?
daha mühimi chf
kadroları hangi nisbette itc'den müdevverdi?
reşid paşa'dan çevik
paşa'ya uzanan bir damar var mıdır? bunlar darbe vb metodları kullanmışlar
mıdır?
buna verdiğiniz başka
bir isim varsa, ittihatçı yerine o ismi kullanarak devam edelim
talat paşa'nın mason
olduğu doğru mudur?
1901 karasu'nun
abdülhamid han ile görüşmesi, 2-3 makedonya isyanları, 5 itc'nin faaliyetleri 8
meşrutiyet...
"zamanlama
manidar" değil mi?
zemin bu olabilir, ama
bombanın piminin çekilmesinde karasu'nun reddedilmesinin payı yok mu?
neticede ne kadar
hamiyyetli de olsalar boylarından büyük işlere kalkışmış ve jöntürklüğün
taşıyısı olmuşlar
abdülhamid han ile
uğraşacaklarına teşkilat-ı mahsusa'ya inkılab edip hizmetinde çalışsalardı,
çok daha faydalı
olurlardı gibi tarih ilmine uymayan hayali bir düşüncem var :)
çıkaran askerler olsa
bile, askerlik değildi herhalde, gençlik, heyecan, muktedir olma zannı,
acele...
bence enver paşa'yı çok
aşan bir hasar var ortada. topal osman, izmir suikasti vb gibi hadiseler >
bunların ortaya
çıkmasına imkan sağlayan zemin enver paşa'nın etkisinden ibaret olamaz
burda meselelerin ele
alınmasında kullanılan mantık, zihniyet, başvurulan metodlar var...
komitacılık eşkiya avı
ise, buna da ayrı bir isim bulmak gerekiyor...
bilhassa cumhuriyetten
bahsetmiyorum, meşrutiyette de cumhuriyette de devam eden bir teşkilat ve eylem
şekli
bir uçtan abdülaziz
han'ın hal'ine kadar uzanıyor, diğer uçta "ergenekon" mevzusu...
enver paşa da bu tarz
usullere başvurmuştur ve devlet idaresi için fena bir usuldür
ama paşa bir misal
sadece, enver bey olmasa da bunlar olacaktı...
evet, muhtemelen
karbonari cemiyeti ile alakalı zannederim
itc'den de önce
abdülaziz han vak'asında bütün italyan ve ingiliz donanması akdenizdeydi
karbonari ve bağlı
olduğu iskoç riti seferber olmuş idi...
hulasa devletin
idaresinde bir yabancı tesir var ve belirli usuller devlet idaresine
bulaştırılıyor
belirli bir zihniyet
hakim oluyor, enver paşa, talat paşa bunun bir kısmında sahne alıyorlar
o usuller ve zihniyet
onlardan sonra da devam ediyor. buralarda mutabık mıyız? ismini koymak da başka
zaman...
yetenekli ve fakat
tecrübesiz, hamiyyetli ve gayretli desek olmaz mı, enver paşa içün?
benim bildiğim asıl ciddi
isyan 18'de...
ben harbin
neticelerinden de önce, zihniyet ve metod konusuna önem veriyorum, devlet-i
aliyye parçalandı,
lakin akabinde
zihnimiz, ruhumuz, kimliğimiz paramparça oldu. elbette önceden başlamış
süreçler bunlar,
ama sonraki darbeler
çok daha sert oldu...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder