18 Mayıs 2013 Cumartesi

dicıtıl günler / tw




nal: ekşi sözlük'ün kapatılması en az ekşi sözlük kadar yanlış olur. zor(balık)la değil basiretle çözülmesi gereken meseleler vardır... mıh: insanlara yıllardır ne ektiklerini anlatamadık, hâlâ da anlamaya niyetleri yok, hasat vakti oturup ağlamanın faydası yok. fikir özgürlüğü ile terbiyesizliği, yılışıklığı, şımarıklığı, "psişik terörü" ayırmak gibi bir sıkıntısı olmayan bir idare var maalesef. "serbestlik" bu derece fetiş olursa, "yasak" da peşinden gelebilir, şaşırmayın; tefritli etkiye ifratlı tepki, al birini vur ötekine.
*
ve lakin kusura bakmayın, ekşi sözlük'ün hakettiği kalite bu. işler bir günde bu noktaya gelmedi, yazabiliyor olsaydık yazmaya devam ederdik. ekşi'de yazmaya devam ediyor olsaydım, ben de böyle yazardım; böyle yazmak istemediğim (ve de yazamadığım) için yazmıyorum. idarenin serbestlik, hakaret vb konularda görüşleri ve yazar kalabalığının seviyesi bir araya gelince oluşan ortam fiyasko maalesef. ekşi sözlükte yazmaya devam ederek ortak alan vasfı ve dolaylı meşruiyet kazandırmayı etik açıdan hatalı buluyorum. inci için bile daha fazla saygımsı bir şeyler besliyorum, hiç olmazsa ne olduğu belli
*
arkadaşlar, tepkiniz "gündemdeki olaylara" ise bunu onunla ilgili alanlardan ilan etmeniz gerekir, aranızda istişare etseniz bile bunu >> grup kararı olarak ilan edince, grupla ilgili bir konu gibi anlaşılıyor. en azından aynı konuyu tartışan diğer yazarların yazdığı başlığa>>bütün kızlar toplandık biz de sizinle birlikteyiz gibi bir şey yazabilirdiniz. takip etmediğim için kanzuk'un tavrında ne arıza var bilemiyorum, ama olan bitendeki açıklama gayet sakin ve makul. kaldı ki bugüne kadar sözlük idaresinin serbestlik anlayışının "gevşekliğinden" en fazla bizar olan muhafazakarlardı, şimdi olması gereken olunca, diğerleriyle birlikte ayaklanmak neyin nesidir, anlamıyorum. işin aslı sanaldaki saçmalıkların fazla ciddiye alınıp yargıya falan taşınmasını çok uygun bulmuyorum. daha altıncı nesil bile yokken yargı yolunun kullanılması gündeme gelmişti, o zaman istişare edip abartılı olacağı noktasında anlaşılmıştı. lakin bu haddini bilmezleri hizaya sokacak tek şey de yargı, mevcut şartlarda. eğer daha önce muhafazakarlar topluca sözlüğü terk edip, ayaktakımına mahsus bir yer halinde bırakmış olsaydı, belki de kimse o kadar da ciddiye alıp dava mava açma lüzumu hissetmeyecekti. sözlüğü ortak alan halinde tutarak bu yolu muhafazakarlar açtı. sözlüğü bırakma kararı yerinde ve gecikmiş bir karar, lakin gerekçesi ve zamanlaması tek kelimeyle SAÇMA.
*
ekşi: bozuk, kokmuş, kokuşmuş anlamında sıfat. (tanım) eksisozluk.com (örnek)
*
" çöp tenekenizde 1866 entry var. bunları inceleyip nerelerde hata yaptığınız konusunda ipuçları edinebilirsiniz. "
inceliyorum... yönetim mantığını gözardı etmekte hata yapmışım, gereksiz tartışmalara girmişim, iti kopuğu muhatap almışım... mekanı çok ciddiye almışım, sahiplenmişim, bilgi kaynağı gibi düşünmüşüm, aklıma geleni yazmışım... incelemeye devam...
*
ilk çaylak entrymi 02.11.2002'de girmişim, hesabı da 02.11.2011'de kapattım, tevafuk oldu. kimi haksız yere incittiysek hakkını helal ede...
*
#eksisozlukkapatilsin kapattım zaten ben, dağılabilirsiniz...
#eksisozlukkapatilsin sağ üst köşedeki çarpıya basın, hemen kapanıyor. en etkili mücadele yolu. müşterisiz tükkan kapanır zaten...
esas bizim hâlâ ekşide cihad/ tebliğ davasında bulunan kardeşlerin bu dosyayı kapatması gerek... #eksisozlukkapatilsin
*
#eksisozlukkapatilsin kapatılmasın, ihbar edilsin: bilişim suçları ve sistemleri şube müdürlüğü 0212 636 1515
*
bindik bir alamete, hayırlar ola... hagatten bi twitter eksikti esasen...
yaptığım araştırmalara göre twitter login olmayanlarca da okunabiliyor. selam sana ey halkım, kola midemizi bozdu.
*
hardvâre-i fersude, softvâre-i kepaze; rezil oldı yevm-i sebt, bir laptop-ı belâde... (olsun seviyoz onu, emektarımız o bizim, kıymetlim...)
*
ez-zamanü ves-sıhhatü hayrün mine'l-çay vet-twitter... uykusuzluktan uyuyamamak, yorgunluktan dinlenememek, üretmeye çabalayıp sadece tüketmek... ince planların irade sapaklarında kaybolma, az zamanda çok ve büyük işler başarma, mükemmeli boşver; sadece bugün bir şey yap!
*
son anda internetten aldığımız bir habere göre internetten verdiğimiz pizza siparişi teslim edilmiş, ödemeyi de kredi kartıyla yapmışız... "tıpkı filimlerdeki gibi" çileklerde tat yok, ama yerinden kalkmadan pizza kapında... böyle şeyleri garipseyen son dinozor ben miyim acep?
*
pazartesi ezel salı istirahat çarşamba nöbet perşembe nöbet ertesi cuma-cumartesi nezle+twitter, pazar nöbet, pazartesi ezel, salı istirahat. nasipse çarşamba günü dünyayı kurtarmayı planlıyorum. hatırlatın da bir daha üsye olacağımda daha akıcı bir kitaba başlamış olayım, yine tw köşelerinde heba eyledik ömrün bir kısmını
*
eskiden okur yazardık şimdi bakar tıklar olduk. galaktik magazin çöplüğü... biri bizi meşgul ediyor...
*
səhifənin yüklenmesi vaxt alacaq kimi görsənir. həddindən artıq yüklənmə və ya anlıq problemlər ola bilər. hətta belə bir * səhifə yerli dibli bizdə olmaya da bilər İnternet bağlantınızı kontrol edin. problem sizdə də olabilər. yenidən yoxla və ya səhifəni yenilə.. bütün bunlardan sonra hələ də problem varsa gedib internetin müxtəlif yerləerində öz aramızdı üçün "an etibarı ilə sıçmış sayt" deyə cümlə aləməmi xəbərdar edin :)
*
twitter bana "kontrol etmemiz lazım, insan mısın" dedi. gel bizim hastanede bir sene çalış, bakalım sen insan kalabiliyor musun? heywan!
o da değil de, iman ve husband kelimelerini okumamı istedi, bundan bir anlam çıkarmalı mıyım?
*
oh deer! bugün de interneti bitiremedim...
*
bu sosyal medyayı açmaya gelmiyor, bi tvitliycem diye giriyorsun, görev bilinciyle bütün neti elden geçirip çıkıyorsun...
meydey meydey sos mesoes İLETİŞİM AĞIna yakalandık, imdat!
*
bu twitter'in en büyük eksiği: takip et ama tweetleri gelmesin seçeneği yok :P
*
internet insana pek çok gereksiz imkan sunuyor; bir sürü mâlâyâni...
*
ya bu tw. ne kaa kısır, varsa yoksa rply, rt, fav... insan şuna eyvallah, barekallah, hafazanallah butonları koyar di mi...
*
ifade imkanlarının artmasının yan etkisi: saçmalama oranı da artmış gibi görünüyor...
*
eskiden divit vardı, şimdi tweet var (bütün sosyal mesajlar hızla bayatlıyordu, birinciliği termometreye verdiler)  "30 Temmuz"
*
acaba herkese okuma-yazma öğretmeye çalışarak hata mı ediyoruz? sosyal medya- düşünemeyen, vicdanı gelişmemiş, ama yazabilen bir sürü ucube… bizde birinin fiilini veya fikrini tenkid etmek yok, hedefimiz şahsın kendisi de değil, doğrudan mensup olduğu zümre. "şu dediğin doğru, bu yanlış, şunu şöyle düzeltebiliriz" yok, "siz yanlışsınız: her şeyiniz yanlış, her zaman yanlış, tamamen yanlış" var. insanları bilgilendirmeye yönelik gayretler fuzuli; önce düşünmeyi öğretmek gerek, edeb, erkan, usul öğretmek gerek, insaf, vicdan, terbiye… olmamış kafaya döktüğünüz bilgi heba... adamı ucube olmaktan kurtarmıyor. yarım hekim candan eder, yarım "analizci" (!?) can sıkar...
*
şu tt olan başlıklara yazılanlara bakınca keyfim kaçıyor; şaka değil, terör gibi ciddi bir mesele, türkiye'yi temsil eden bir örneklem olmasa da okur yazar internet kullanıcısı vb olması açısından dikkate almak gerekir, zihin melekelerimizi hiç kullanamıyoruz, sıfır... bunun yanında insani vasıflar bakımından da zaaflarımız var.
tablo: 1. histerik bir 'duyarlılık' tablosu
2. boş bir 'tepkisellik'
3. peşin hüküm gırla
4. dinlemeyi bilmiyoruz
5. okuduğumuzu anlamıyoruz
6. çok kolay gaza geliyoruz
7. insaf-vicdan yerlerde
8. türkçe bilmiyoruz
9. muhakeme diye bir şeyden haberdar değiliz...
"strikininize deserebre kurbağa korosu" diyorum bu kalabalığa. (kurbağanın beynini çıkarıp strikinin denen maddeden verirseniz, en küçük bir uyarıya bile bütün vücuduyla abartılı refleks cevabı verir) bunlar da beyin kaynaklı bir köstekten mahrum, fazla gaz verilmiş, en küçük şeye bile en büyük tepkiyi veriyorlar, bir lahza bile düşünmeden.
akl kelimesinin arapçadaki ilk manasının köstek olması çok manidar geliyor bana...
*
bugün nefretten aşkla nefret ediyoruz canikom, kadındüşmanıdır deyu bir kadına kadındüşmanlığı ediyoruz, perhiz-turşu kucak kucağa... hem yalancısınız, hem çokyüzlüsünüz, "şöyle dedin, biz de seni böyle edelim gör gününü" mü? bir sepet solucan sizden daha çok insana benzer. vatandaşın zülfiyari de pek kibarmış, bir şaşkın kız çocuğu bozuvermiş bütün fiyakalarını... buna asabiye mantığı derler: "bizim kadınımız, tavuğumuz, keçimiz melektir, elinki kenef; bizim hatamız sevaptır, sizin nefesiniz kabahat" "biz size ne etsek, size şeref sayılır, sizin kaş oynatmanız haddi aşmaktır" kendi karısını doktora göstermek istemezken, başka kadınların muayene olduğu yere girmeye kalkan ayılar, klavye tutmayı öğrenmiş...
*
üç tık git, sonra dön; evreni bilmem ama internetin sonu yok, hepsini okumaya çalışmak zaman kaybı...
*
tablet ve ipört gibi cihazların temel tasarımı, insanların tefekkür etmesini engellemeye yönelik bir komplo gibi. kenefte bile kafayı tablete gömene nisbetle "boş boş" bulutları seyreden daha saygıdeğer. what is matrix ulan? al sana matrix, ense kökünden değil, gözlerinden ve parmaklarından bağlanıyorsun. onlara para kazandırmayacak hiçbir şey üretmeyin, bilakis sadece tüketin istiyorlar.
*

Hiç yorum yok: