bizim ahalinin güçlüden yana olduğu iftiradır; zayıftan
yanadır, ama devlet hariç: halk düzenden yanadır ve isyan edeni sevmez. önce
halk vardı ve sonra sol çıkıp değer verdiği her şeye saldırdı. buna rağmen halk
soldan nefret etmez, tiksinir, küçümser... nefret ise solun en büyük
dinamiğidir, bize huzur veren her şeyden nefret ederler, saldırırlar; tepki
verince de saldırdı derler
konunun daha derin boyutları da var, özellikle asya gibi
paylaşılmış benliğin yaygın olduğu kültürlerde uyum ön plana çıkıyor.
"kendini gerçekleştirmek" bu kültürlerde bütün üzerinden oluyor bir
anlamda ortak benliğe karşı çıkan varoluşa da engel oluyor. kategorik olarak
isyan hak aramak ve itaat de ezilmek anlamında değil, bu kültüre göre değişir.
zayıfı korumak kültürel değerdir, hak aramak da otorite üzerinden yapılır.
bütün toplumsal ilişkiler karşılıklı feragat dinamikleri üzerinden
kurgulanır, bireysel davranıp puzzle'ı bozan bu yüzden hoş karşılanmaz. töre
sıra ve saygı esasına dayanır. hak arayacak kişi aksakal'a başvurur mesela,
hakkını söke söke almaya kalkmaz, aksakalın hükmü uygulanır. isyan ancak bütün
yapının düzeltilemez şekilde çöktüğü durumda başvurulacak son çaredir, itaat
olmadan ilişkiler sürdürülemez. bizim kültürümüz iktidarperverliği değil bütün
parçaların mekanizma şeklinde birlikte işleyebilmesini yüceltir. otorite basit
bir vektör değildir, ağ şeklinde bütün topluma yayılır. itaat feragattir,
feragat erdemdir. bu yüzden büyük kardeşimize adıyla değil abi abla diye hitap ederiz,
bu yüzden su küçüğün söz büyüğündür. bir metre saplı uzun kaşıklarla birbirini
doyuran dervişler kıssasını bilirsiniz, model buna benzer. bu yapıyı gözardı
ederek batılı teorileri evrensel değerler gibi uygulamaya kalkarsanız sıkıntı
çıkar. kaldı ki doğu ve batı arasındaki bariz farkların haricinde, orta doğu,
orta asya ve uzak doğu kültürleri de birbirinden farklı. burda
"muktedir" kavramına bakışta hata var, "muktedir" benden
ayrı, bana yabancı, harici bir güç kaynağı değil, aksine "muktedir"
özü itibariyle benim doğal bir parçam. "muktedir" tek bir odak değil,
herkes bir parça muktedir, ağ üzerinde. "üst" gücü "töreye
göre" kullanmazsa "astı" mağdur edebilir, ama bu
"kategorik" değil, "arızi" bir durum. isyancı ise her şeyin
üzerinden sağlandığı ağı tanımadığı için kategorik olarak insanları mağdur eden
biri, bu yüzden sevilmiyor
doğu kültürlerini batılı kodlarla okumaya kalkınca ezilene
karşı ezenden yana şahsiyetsiz bir tipoloji varmış gibi görünüyor, ama öyle
değil. doğu'da ilişkiler ortak benlik üzerinden yürür, ağ üzerinde herkes
birilerinin astı birilerinin üstüdür, uyum ve düzen esastır. doğu'da itaat
feragat; feragat erdemdir, bu yüzden düzeni bozan, isyan eden sevilmez; hak
arayışı "aksakal" üzerinden yürür...
devlet mekanizmasının yeniden kurgulanması önemli ve
gerekli, özellikle çok kültürlü bir toplumda. değişim gerekiyor, ama bunun da
yolu öncelikle kültürel zemini anlamak ve hareket noktası almak. yoksa üstüne
gidince daha çok kilitleniyor. birey modelini bir dayatma halinde sunmak da sıkıntı
olabilir, bir tür toplumsal mutabakat aramak gerek. değişim için gerekli kodlar
da var aslında, bir tarafta "ululemre itaat" ama diğer tarafta
"masiyette itaat yoktur" uygun noktadan girerseniz çok şey
yapabilirsiniz, kültür değişmez bir şey değil, yeter ki karşınızdakini hiçe
saymayın.
*
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder