18 Mayıs 2013 Cumartesi

Hasta, Doktor, Hastane mevzuları / tw



haseki: kapasitesi istanbul, arnavutköy, gop, tosya, diyarbakır ve van ahalisini tatmin etmeyen hastane. yine de tutkuyla bağlılar, inatla, ısrarla, sevgiyle, öfkeyle gelmeye devam ediyorlar. haseki international, alâ veznü vietnam...
*
öldürmeyen allah öldürmüyor. bizim hastalar sadece mikroplara değil, düzensizliğe de bağışıklık kazanmış.
o değil de, genç doktorlar rahatsız. aldıkları maaşın karşılığını vermek gibi bir fikre kapılmışlar. işleri biraz daha aksatmaları gerekiyor
*
giderek arrest olayını daha sakin karşılamaya başlıyorum. "hasta nefes almıyor mu? e bunun kalbi de durmuş..."
"tık tık tık, hemşire bey; ambu, def, mavi kod..." (olaylar gelişir...)
o değil de, 112'ci arkadaşların sırt açısından görünüşü daha güzel sanki :)
*
dün bir arkadaş söyledi: "doktorun ömrü ders çalışmayı hayal etmekle geçer"...
*
kaptanın seyir defteri: kötü bir hemşire iyi bir nöbeti turşuya çevirebilir, servislerden ırak...
*
bizim hocaların sistematiği zayıf, ders kitabının yarısı traş; gavurlar fazla teknik, halbusem tıp da bir sanat, tablo şema algoritma yetmez. usta veya bilim adamı olmak başka, yazarlık başka şey, adam gibi muayene anlatan bir psikiyatri kitabı göremedik... kütüphaneyi devirip ayhan songar'ın kırk senelik ders kitabını mı aramalı?
*
taşranın merkezi ele geçirmesi tek başına bir çözümü ifade etmiyor. taşranın değerlerinin merkezin tahakkümünden kurtulması iyi bir şey, ama taşra merkez rolüne ne kadar hazır bunu sorgulamalı. hastanelerde sıra beklemek tarih olmadı, aile hekimliği de mevcut haliyle derde deva değil. bağcılar eah.de hasta "hocam yeşil odada 167 sıra numarası verdiler, sarı odada bakamaz mısınız" diye geliyor. sarı odaya dolan soğuk almışlardan, kalp krizi geçiren, diabet komasına girmek üzere olan hastaya zaman ayıramıyorsun... nezle olan acile geliyor, üstüne doktoru dövmeye kalkıyor. yuh yani... bir arkadaşım kadın doğum muayene odasına erkek hasta yakını almadığı için darp edildi. taşra eski görgüden uzaklaştı... varoşlarda sosyopatlık "normal" haline gelmeye başlamış. hastanın hekimi bırak başka hastaya saygısı kalmamış. sosyopat bir kalabalığın taleplerini popülist politikaya esas almak yalancı bir çözüm, aslında sorunu derinleştiriyor. hastayı oturtup muayene edecek yer bulamıyoruz, bırak yatırıp müşahede altına almayı... nezle olmuş bin seçmene acilde reçete yazmak zorundayız, o arada "tit'inde keton olan" hasta da reçeteyle eve gönderiliyor. sevk zinciri olmazsa aile hekimliği hiçbir şeydir. sevk zinciri seçmen talebine aykırı. seçmen kendi menfaatinden bihaber. alelacele aile hekimi yaptıkları pratisyenlerin bir kısmı zırcahil. uzman aile hekimi eğitimi kalitesini ise düşürdüler. haseki'de ortopedi ve genel cerrahi polikliniklerinin olduğu dehlize bir gir, işte gerçek: kalabalığı omuz atmadan aşamazsın. üniversitelerin sadece bilimle uğraşması de hayal, henüz gerçek olamadı o da... nöbet tutan bütün sağlık personeli vardiya ile çalışır, en fazla 24 saatten sonra istirahat eder. dr. nöbetten sonra mesaiye devam eder. pazartesi sabah işe gidiyorsun, salı akşamı çıkıyorsun. 33 saat ediyor. sağlık memurları "abi nası dayanıyorsunuz" diyor. 20. saatte gelen hastanın vay haline, doktorun ruhuyla bire bir muhatap... ayılabilecek mi, bir hata mı yapacak? öyle işte...
*
hastaları seviyom len ben. galiba. ilginç. stajyerkene de önlüğümü seviyodum. beklesem geçer mi ki?
*
bkz: nöbetçi eczane arayan nöbetçi doktor modeli, bkz: doktor hasta ben hasta...
*
hasta bakan doktorun kapısını tekmele, bağır çağır küfret... millet sapıtmış, doktora düşman... para vermiyorsunuz, bari can güvenliğimizi sağlayın; her hastaneye jandarma karakolu istiyoruz!
"doktor efendi" diyor ki: ampul patladı :P
o kadar az değiller, ama o kadar çok da değiller, topluca intikam alınacak bir kitle değil
dövmeye kalkmasınlar yeter. sorun tam gün değil, para da değil, sorun işin satır aralarındaki psikolojik söylem. "hain doktorlar b.k gibi para veriyoruz, gözleri doymuyor sizi adam yerine koymuyorlar, alın işte biz de köpek ettik hepsini önünüzde". doktorla halkı karşı karşıya getiriyorlar, adam psikopat saracak yer arıyor zaten, tam oluyor. performans sistemi çakallara gün doğuruyor asıl, para getirecek hizmetler gerekli olanın yerini alacak
*
akp'nin alternatifinin olmaması kötü, tek partili seçim mi olur? oyum baraj altına, başka türlü mesajı alacakları yok. delikanlı gibi çık söyle, bütçe bu kadar, fazla maaş veremiyoruz doktora, çalışma saatleri de çok insafsız, ama elden gelen şimdilik bu… delikanlı ol ciğerimi ye, hökümat; yattığım yerden bir çuval para kazanıyormuşum gibi halkı kandırma. "biz güçlüyüz, istediğimizi eğeriz, istediğimizi bükeriz, kırarız, seçtiğimizi ezer, istediğimizin önüne atarız" tavır bu. kibir bu. başka parti yok diye, alternatifi ergenekon vs diye aldıkları her oyu kendilerinin sayıyorlar, onay, destek sanıyorlar, kendilerini millet sanıyorlar. nezle olduğu için gecenin üçünde acile gelebileceğini sanan akıldane millet de, 100 tane gereksiz hastanın içinden gerçekten yardıma ihtiyacı olanı seçmek için paralanan adam millet değil mi? olmaz öyle maalesef... avukattan bir dilekçe istedim, son dakkaya kadar oyaladı, 700 papel kopardı, yazdığı dilekçe de ... gibiydi. aradaki fark doktor "resmen" çakal. bilgisayar 4 dakkada bir randevu veriyor, kısası uzunu o işte, normal muayene yapsak gece yarısına kadar sıra gelmez. "ben milletim, sen millet düşmanısın; ben senden milletin intikamını alıyorum" tavrı yerinde değil, kim millet, kim düşman kim karar veriyor, o kadar kolay mı, sap saman diye ayırmak? kaldı ki devlet adamının işi intikam almak değildir, sulhü, sükunu, adaleti sağlamak, bozulanı düzeltmek, tesviye etmektir. devlet adamı "filancalar bugüne kadar falanlara çektirdi, şimdi de falanlar filancalara çektirecek" demez, çektirme işini bitirir. devlet adamı milleti sahiplenir, bir kısmını değil. hakkın davacısı olur, suç varsa cezalandırır, ama milletin bir kısmına hasım olmaz. devlet adamı vazifeyi hizmet görecek olana verir, işi bilene verir, işi bilmeyen yandaşı, işi bilen başkasına tercih etmez, kadrolaşacaksa bile kadrosunu ehil olanlardan seçer. eski düzene alternatif olmak gerek, aynısının değişiği olmak farklı olmak değil. adalet ve kalkınma partisi, adalet ve kalkınma partisi olsun, intikam ve "kalkındırma" partisi olmasın. bir çok şeyi iyi yaptılar, bir çok şeyi de iyi yapamadılar, ama tenkitlere kapalılar, oy oranlarının alternatifsizlikten alınmış emanet olduğunu görmeleri gerek. meclis aritmetiğine yansımayan oyların heba olduğu yalan, kanaatinizi, reyinizi bildirin, darbe karşıtlığını, tepkinizi 12 eylülde gösterdiniz zaten, şimdi sıra hükümeti değerlendirmekte. hükümeti gerçekten takdir ediyorsanız, akp'ye oy verin; etmiyorsanız vermeyin, chp falan gelmez, koalisyon falan da olmaz, korkmayın. hükümete söyleyecek bir sözünüz varsa, oyunuzu barajı geçemeyecek partilere verin: oylar baraj altına! aynı şey mhp veya chp'ye yakın olanlar için de geçerli, size yakın bir baraj altı parti vardır mutlaka. meclistekilere söyleyecek bir sözünüz varsa: oylar baraj altına!
*
sırtını dinlerken zırlayan sıpadan daha uyuz bir şey varsa o da sırtını dinlerken nefesini tutan sıpa...
*
doktor bey bizim çocuğu dün doktora götürdük bu ilaçları yazdı iyileşmedi çocuk-ilaçları düzenli veriyor musunuz?-yok almadık daha eczaneden
bizim çocuk dut yedi zehirlendi-(la yürü git)duttan zehirlenmez çocuk idrar yolu iltihabı olmuş-ama buzdolabının süngerini de yedi-(fesubhan
*
çocuk polikliniğimizde abeslang bitmiştir. çocuklarını muayeneye getireceklerin yanlarında kaşık getirmesi önemle rica olunur!..
takvimlere yazılması lazım: bugün hastanelerde bitecekler: 5 ocak flaster, 6 ocak batikon, 7 ocak eldiven, 8 ocak lasix, 9 ocak sefagen...
10 ocak stapler, 11 ocak 2/0 keskin iğneli ipek, 12 ocak kontrast madde, 13 ocak muhtelif biyokimya kitleri, 14 ocakta BT cihazı bozulacak
15 ocak MR cihazının spinal dalgametresi bozulacak, parçası 20 ocakta gelecek, 16 ocak lansor, 17 ocak losec, 18 ocak foley, 19 ocak ngs
20 ocak idrar torbası, 21 ocakta kardiyoloji uzmanının tayini çıkacak, 22 ocakta romatoloji uzmanı istifa edecek,
ocak ayının kalan günlerinde bilgisayar sisteminin kilitlenmesi planlanmıştır. 1 şubatta sular kesilecek, 2 şubatta lağım taşacak
3 ve 4 şubatta badana sebebiyle intaniye servisimiz kapalı olacaktır. mağdur vatandaşlarımızın aksaklıklar için doktor dövmeleri rica olunur
recebeyn recebeyn duy sesimizi...
not: walla 9 melyor mayış almıyom, yiyolar sizi...
*
başbakan yeni yapılacak hastanelerde her hasta odasında banyo ve tuvalet olacağını söylemiş. en önemli sağlık parametresi de oydu zaten. hadi başbakan olaya hacı amca mantığıyla yaklaşıyor diyelim, sağlık bakanı ne işe yarıyor ki? ah recebeyn, üzüyorsunuz bizi... yeni hastane yapıyorsunuz uzay üssü gibi, acil dahiliye polikliniğinde kadın doğumcu, kbb'ci nöbet tutuyor, hastayı yatırıp serum takacak yer bulunmuyor da, dahiliye uzmanı titinde keton olan, şekeri 300 olan hastayı iye reçetesiyle eve gönderiyor, ne anladım ben üç yıldızlı otel formatındaki yeni hastaneden?
performans performans diyorsunuz, millet 1000 tonsillit bakabilmek için aradaki mi'ları kaçırıyor yahut başından savıyor. 3-4 eah enkaz hastaları toparlamak için yırtınıyor, devlet hastaneleri sağlık ocağı gibi çalışıyor. aynı hasta aynı hastalık için keyfine göre 4 dr geziyor, asm, devlet h, öze, eah... kaynak israfı değil mi bu? dr'lar yarım gün yatan, yarım gün muayenehaneye giden uzmanlardan ibaret değil ki, eşşek gibi her angaryayı yapan asistanlar da var. hemşirenin işini yap, sekreterin işini yap, personelin işini yap, herkes vardiya değiştirsin sen 33 saat üst üste çalış... tam günü bırak bazen "tam bir buçuk gün" çalışıyoruz, üstüne hakaret işitiyoruz, dayak yiyoruz... nöbet paramız dönerimiz yatmadı daha bu ay.
yeni hastane projelerinde dr odası yokmuş diye de bir duyum aldık, şahbaz olduk. duşu bırak bir düzün tuvalet beklerken... oldu mu recebim?
devlet hastanesi hastayı enjeksiyon için eğitim araştırmaya gönderiyor. allah belasını hayvansın rıza... nöbette penisilin yapamıyorsanız kaldırın o hastane levhasını, sağlık ocağı yazın. bu arada hastalar da l.n.burat'a "sağlık ocağı", bayrampaşa'ya cezaevi diyor zaten...
sağlık bakanımız hastaları uçakla gönderecekmiş. bize de uğrasa uçak, hastaları iki durak yukarı ambulansla göndermek mümkün olmuyor bazen
personel eksik, malzeme, organizasyon eksik, gelir yetersiz, eğitim yok... birileri hasta mağdur olmasın diye yırtınıp başkalarının işini de yapıyor uyduruyor, ekliyor, koşturuyor öyle yürüyor işler.
bir hekim arkadaş uzman olunca hayvancılıkla, bir başkası organik tarımla uğraşmayı planlıyor. bir tanesi evlere temizliğe mi gitsem diyor.
yan dal uzmanları eksik, klinikler eksik. hastaya gecenin üçünde "sana lazım olan bölüm bizde yok x hastanesine gideceksin" deyince, suratı asılıyor, adam yeşil kartlı, taksi mi tutsun ta bilmem nereye... ambulansla göndermeye kalksan ayrı dert... 112 hastane telefonundan arayınca açmıyor, cepten arıyorsun açıyor, aynı cepten bir daha ararsan yine açmıyor... kapının önünde yığılan hastayla mı uğraşacağım, ambulans peşinde mi koşacağım? hangi hastane "defans koymuyorsa" 112 hastaları oraya yığıyor. tek nöbetçi nörolog olan yere arka arkaya 3 nöroloji hastası getirilir mi ya? hasta odasında banyo tuvalet olsa ne olur, hasta o hastaneye asla ulaşamadıktan sonra...
*
- ben onkoloji hastasıyım çocuğuma önce bakar mısınız - tabii, nedir şikayeti - sebze yemiyor - bsg...
*
reçete yazdırmaya acile gelip kalp masajına engel olan vatandaşa da kapatma cezası verilsin... acile gelen ve acil durumda olan hastayı sosyal güvencesi yok diye tedavi etmeyenlere ben de kızıyorum. fakat acile gelen hasta ile acil hasta arasında çok fark var, halkımız acil servislerin ne işe yaradığına dair fikir sahibi değil. mide kanaması, trafik kazası, kalp krizi, şeker koması, aşırı yüksek tansiyon, şiddetli ishal, menenjit, bıçaklanma, astım krizi acildir. nezle soğuk algınlığı acil değildir, bir aydır olan ağrı -o gün birden şiddetlenmediyse- acil değildir, reçete yazdırmak acil değildir. gündüz iş yerlerinden izin alamayanların akşam polikliniği değildir acil, kızacaksanız göndermeyen patrona kızın, doktora değil. tek bir arrest (kalp-solunum durması) vakası, bütün acil personelini en az bir saat kilitleyebilir, zamanını, enerjisini tüketebilir... normal polikliniğe gitmesi gerektiği halde acil hastalarla uğraşıp bitap düşen doktorun müdahele edeceği ağır vaka siz de olabilirdiniz. acile gelen hasta; mümkünse gelme, çok lazımsa gel, acilsen gel... "benim hastam acil, 20 gündür kanaması var" (hasta yakını) -> bunlar da geliyor maalesef...
*
-ldl değeriniz çok düşük, bu şekilde kolesterol ilacı için rapor çıkmaz --ben o değeri yükseltmeyi bilirim! (kimi tehdit ediyor şimdi bu?) trip atayım derken bir köşede kalp krizi geçirecek haberi yok...
*
ilk doktor faktörü hayati, hele özeldeyse hele akademik titri varsa. hasta nuh diyor peygamber demiyor, asla farklı bir şeye ikna edilemiyor. fazladan çaba sarf ediyor, cepten telefon ediyor, yardımcı olmaya çalışıyorsunuz, yine de hastayı tatmin edemiyorsunuz, kötü oluyorsunuz
*
#diyabet ara öğün hayat kurtarır
#diyabet diyet ve egzersiz yapmazsanız başınıza geleceklerden biz sorumlu değiliz
*
"doktor bey ben ayakta espri yapamıyorum" dr: oturarak yap o zaman... (fesubhanallah, nelerle uğraşıyoruz...) (based on a true story)
*
doktordan az/çok kullanılmış her türlü meşaz itina ile verilir, evladım sebze ye, amca sigara içme, teyze diyet yap, ali topu at :)
yurdumun diyabetik teyzeleri, çarşıda pazarda gezin, ev gezmesine gitmeyin. yediriyorlar baklava börek, felç olursanız onlar mı bakacak?
*
herkes bir alem, herkes ötekinden şikayetçi, herkes her şeyi biliyor; sen işine bak doktor, hastalar bile memleket gündeminden daha mantıklı. hastayı bir önce diyabet pol.de görmüşüm, nefro pol.e yönlendirmişim, nefro'da karşıma çıktı tekrar. elindeki yazı-kaşe benim farkında değil. diyabet doktoru az ye dedi, ama ne bulursam yiyorum diyor. nefro'da olduğu için itiraf ediyor, ama diyabet pol.de olsaydı, diyet yapıyorum, az yiyorum diye yemin ederdi muhtemelen. dedim az ye diyen benmişim, bak bu yazı benim, sözümü tutmadın, allah seni yine karşıma çıkardı. çok yediğin her şey zehir, yeme... yemem töbeler olsun diye gitti, ama yer mi acep bilmem. hastamız böyle, anla gündemin halini...
işine bak doktor, vatanı çok bilenler kurtarsın; mikroplar bile bizim antelanktüellerden mantıklı. o mikrop ki antibiyoterapi altında hastanın vücudunda üremeye devam eder, ama kültürde üremez; anla entelijansiyanın halini...
*
dr: en son ne zaman gelmiştiniz? hasta: şimdi geldim. dr, içinden: hadi ya? fark etmemişim :p
dr: YENİ ölçümleriniz var mı? aynı hasta: işte bunlar var. dr: ekim diyor burada, temmuz ayındayız... hasta: en son bunlar işte. dr: hrrrrrr
resmen teyzenin "en son" algısını aşamadık...
başka bir hasta: "dikkat ettim, yazdığınız ilaçların hepsini kullanınca şekerim düşüyor, yoksa düşmüyor"
kullan diye yazdık zati amca, ya ne olacağıdı?
*
doktor arkadaşlardan rica ediyorum, başka doktora, bölüme, hastaneye gönderdiğiniz hastaya fazla gaz vermeyin mümkünse, bak rica ettim... alanınızın dışında, anlamadığınız bir konuysa, konunun önem derecesi hakkında abartılı yorumlar yapmayın hastaya. ilk doktor faktörü diye bir şey var, hasta başkasına inanmıyor sonra, herkes kuyudan, attığınız taşları toplamak zorunda değil...
*
sevgili bazı hastalar, 1) bana çözüm yaratmak zorundasın diyen bakışlarınızı 2) dik ses tonunuzu 3) doğru yere yönlendirilmeyi çözümden saymayan vantuzvari ısrarcılığınızı alınız ve gidip bir nalburdan mercimek isteyiniz, bakalım n'oluyo… mantıksız bir şey talep edebilirim, izahları dinlemek ve anlamak zorunda değilim; istediğim şey elinden gelmeyebilir, bana ne, dediğimi yap! hasta sonsuz hakları herhangi bir sağlık kölesinden herhangi bir şeyi herhangi bir yerde herhangi bir zamanda talep edebilmeyi gerektirir. bankacı postacının, kaportacı pastacının işini bilmek ve yapmak zorunda değil, ama "doktor değil misin" her şeyi bilmek/ yapabilmek zorunda
*
tıbbın yeni birinci kuralı: müşteri memnuniyeti esastır. (özellere müşteri kaptırmıyoruz arkadaşlar) oh yeah...
*
hasta milletine göre sağlık sorunları: 1. akut serum bitmesi sendromu. arrestten bir kademe aşağısı. bitmeyen serum istiyoruz
2. doktor değişmesi. en oturmuş dosya takip sistemi olan yan dal kliniklerinde bile hasta için ölümcül olabilen bir komplikasyondur...
-siz zaten prof. damdagezer'in kliniğinde takip ediliyormuşsunuz, orası 5. basamak, bize niye geldiniz ki? --her ay doktor değişiyordu
-ama o değişen dr.ların hepsi aynı hocanın kontrolünde, zaten tek doktor da olsa bütün hastaları hatırlamaz, dosyanız takip için esastır...
--olsun ben sizin çok medhinizi duydum, siz çok donkişotmuşsunuz, yemeğe ve tuvalete bile gitmeden hasta bakıyormuşsunuz, hem de randevusuz
3. sorun, asistan bakması. sağlıklı adamı bile hasta eder, isterse dal uzmanı yan dal asistanı olsun, fazla söze gerek yok...
4. sıra kaçması: tam anlaşılamamış kompleks bir durumdur. prevalans, insidans, mortalite hızı, morbidite gibi parametreler araştırılmalı. ön çalışmalar sıra kavgasının morbiditeyi arttırsa da sıra kaçmasına bağlı mortaliteyi azaltabileceğini düşündürüyor
*
allah şifanızı versin benim sevgili vatandaşlarım, limon sarımsak yemekle uğraşacağınıza tuz yemeseniz tansiyonunuz gerçekten düşecek...
*
sağlık sistemimiz nirvanaya varmak üzere. "tıp barkoddur çekirge" miao tzu
"aynı anda sonsuz sayıda barkoda tanı girebildiğin zaman, sıfır reçeteyle herkesi tedavi edebilirsin" uydur-veda
"performans eşittir barkod bölü reçete. gerisinin bir anlamı yoktur." ciao tzu
"bir ambu, bir def, bir de endotrakeal tüp istiyorum bakkal amca" zarnia chronicles
*
elinizde hacı murat var, mersedes konforu vadediyorsunuz ve çözüm yolunuz arabanın burnuna mersedes logosu yapıştırmak. hizmetimizden memnun kalmazsanız şoförü dövmek serbest
*
halkımız hizmet almakla hizmet ettirmek arasındaki farkı henüz pek bilmiyor. lokantada garson yemek getirir, ayakkabı boyacısı ayakkabınızı boyar. iki durumda da hizmet satın almış olursunuz, ama garsona ayakkabınızı boyatamazsınız. bankadan mektup postalayamadığı için, veya şube müdürü veznede durmadığı için genel merkeze şikayette bulunanı duymadım, ama konu sağlık olunca beklentiler uçuk boyutlara varıyor...
"para vermek istemiyorum, randevu almak veya sıra beklemek istemiyorum, en büyük doktora muayene olmak istiyorum" ortalama hasta profili
"memurin memureyn olsaydı kuş sütüyle beslerdik" mehmed akif ersoy
sağlık hizmetinin üç ayağı var: personel (arızalı) hasta popülasyonu (arızalı) sistem (arızalı). önceden sistemi kurgularken personeli baz alıp hastayı sıkıştırıyorduk, şimdi hastayı baz alıp personeli sıkıştırıyoruz. arızalı bir şeyi baz alarak arızasız bir sistem kurgulayamazsınız, en iyi sistem bile personel kalitesini aşan bir hizmet üretemez. hasta beklentilerini rasyonel sınırlara çekecek bir eğitim ve yönlendirme programınız olmadan başarı sağlayamazsınız.
yatırımı 1. basamağı odak alıp planlıyorsunuz, hastanın istediği yere gitmesini başarı şartı sayıyorsunuz, hasta inatla 3. basamağa gidiyor. 3. basamakta ana dal uzmanınız günde 80-100, yan dal uzmanınız 50-60 hasta bakıyor, hastalar hastalıktan değil sıra kavgasından ölecek. değil sekreterleri hostes gibi giydirmek, hastanın yüzüne bakın, gülümseyin diye eğitim vermek; kabare yaptırsanız bile olmaz. sistemi anlamayan, uyum sağlamak istemeyen, hak aramayı başkasının hakkını almakla ayıramayan hasta popülasyonunu asla memnun edemezsiniz. personele hizmet içi mesleki eğitim + iletişim eğitimi yanında hasta eğitimi için de ciddi program olması lazım.
halk sağlık hizmeti için para ödemek istemiyor, kısmen haklı çünki yüklü bir meblağ tutuyor, ama bu devlet için de muazzam bir yük. sağlık personelinin performans ödemelerinden kesinti yaparak dengeleyince, daha çok çalışıp daha az kazanmış oluyorlar. bu da bir açmaz, çalışan memnuniyetini sağlamadan hasta memnuniyetini sağlayamazsınız, masrafları rasyonalize etmek gerekli. çok fazla gereksiz tetkik isteniyor. hekimin tek tek bilgisayara giriş yapacak zamanı olmadığı için sekreterin paket halinde istemesi bunun  masum bir şekli. bilhassa özellerde, usg veya röntgen ile teşhis edilebilecek durumlar için mr istenmesi ise, "ticari" kaygılısı. çok fazla gereksiz ilaç yazılıyor, bunun arkasında ise sağlıksız bir hasta memnuniyeti zihniyeti var, kısmen de defansif tıp uygulamaları. bir tonsillit için hastanın dört sefer muayene olabilmesi ve 2-3 reçete yazdırabilmesi israftan başka bir şey değil.
hastayı memnun etmek için her istediğini yapmak, neticede problemi büyütüyor, hasta taleplerinin haklılık derecesi göz önünde bulundurulmalı
*
sn. bakanım, sn. başbakan 3-5 çocuk diyor, sb. ücretsiz doğum kontrolü ve kürtaj hizmeti veriyor, arada çelişki yok mu? @MuezzinogluDR
sık aralıklı/ aşırı sayıda gebelikler ile gbelikte alevlenebilecek hastalıklar hariç kontrasepsiyon sağlık gerekliliği değil  @MuezzinogluDR
sağlık bakanlığı ücretsiz aile planlaması hizmetini sağlık gerekliliği olan durumlarla sınırlandırabilir   @MuezzinogluDR
nüfus trendi şimdiki şekliyle devam edecekse, geriatrik bakım konusunda şimdiden ciddi bir hazırlık başlatılması gerekiyor  @MuezzinogluDR
*
tıp yuvarlaktır, mezar dört köşe; hayat bazen düz çizer, ters köşeye yatırır... :/
*
doktor ne derse desin, "ıssı hıltları ifrağ etmek" ister halkım... ateşli çocuğu daha çok ısıtmayın, serinletin ki ateşi daha çok çıkmasın
*
-alo, hocam biz mangala gidiyoruz; geliyor musunuz? --müdürüm biz zaten mangaldayız... (bkz: şeftali bahçeleri)
*
resmi evrakta komiklik yapmak diye bir suç var mı? bilelim de, ona göre...
*
atılan imza sayısı bakılan hasta sayısını geçiyorsa bir milletin sağlık damarları bingeşmiş demektir. atasözü. net.

3 yorum:

23 dedi ki...

Icim karardi, aglamakli oldum.
Ozellikle "akut serum bitmesi sendromu"nda. "ay hastamin damarina hava kaciyor olcek, doktor yok mu burda" diye servisi ayaga kaldiran hastalar geldi gozumun onune.
"sira bana ne zaman gelcek" diye uzerime yuruyenler.
Bi hata edip kendi numaramdan aradigim hasta yakinin, aradan uzunca bi zaman gectikten sonra "hastamiza soyle soyle oldu niyedir acaba" diye arama cureti gostermesi...
Serum takmadigim icin filmi, receteyi gozumun icine baka baka cope atanlar...
Gider bu boyle.

Sirkencubin dedi ki...

millet hizmet almakla hizmet ettirmek arasındaki farkı öğrenene kadar biraz dişimizi sıkmamız gerekiyor...

23 dedi ki...

Bence su an doktora bu kadar rahat ulasmanin simarikligi icinde insanlar, bunca zaman az cekmediler cunku. Doktora boylesi rahat ulasmayi savundugumdan degil, sadece onlar icin normallestiginde yani icleri sogudugunda, intikamlarini aldiklarini dusunduklerinde biraz daha rahatlayacak ortam. Bu sirada biz biraz yipranicaz.