merak edenler iyi dinlesin, bir kere söylüyorum: olimpiyat
başarısızlığımızın sebebi olimpiyat başarısının umrumuzda olmaması, olimpiyat
başarısı kimsenin derdi değil, dört senede bir yapılan bir geyik sadece.
yakında konu kapanır ve 4 sene daha lafı edilmez. başarısız olduğumuz da
tartışılır, başarısız olabilmek için başarmaya çalışmış olmak gerek,
amaçlamadığınız şeyde başarısız olamazsınız. olimpiyatlarda başarılı olmak
zorunda da değiliz zaten, millî insanî dinî bir gereklilik değil olsa da olur
olmasa da olur. konu kapanmıştır
*
zübde-i alem olan insanla evrenin efendisi insan arasında
çok fark var. "okinawa'da kuşak pantolon düşmesin diye bağlanır"
spor, özellikle olimpiyatlar insanın "tanrılaşma" macerasının bir
tezahürü. spor derken beden ve zihin terbiyesi faaliyetinden bahsetmiyoruz.
nefis terbiyesi olarak da icra edilebilecek faaliyetlerin, tam aksi istikamette
ele alındığı bir mantık sözkonusu. humanra kültü sadece aklı değil, bedeni de
totemleştiriyor. bedenin gücü, hızı, çevikliği, ayrıca üreme fonksiyonundan
soyutlanmış cinsellik. bedeni güçlendirmek sağlığa faydalıdır, kendini
disipline etmek ruha. bilim ve teknik insanın faydasına bir şeyler üretir,
lakin... lakin nasıl bilim tabiatı tanımayı aşıp bir inanç nesnesi haline
getiriliyorsa, teknik tabiata hükmetme saplantısına alet ediliyorsa, beden
faaliyetleri de maddenin ötesinde hakikat, insanın ötesinde "Hakk"
tanımayan inancın pratiği haline de getirilebiliyor. rekor evrim akidesinin bir
yansıması; rekabet ise "piyasa" ile de ilgili... kuşak pantolonla
ilgili bir fonksiyon da görebilir, madalya gibi bir paye olarak nefsin
putlaştırılması ile de ilgili olabilir. insan bedenleri bu kültün
ikonalarıdır... arkasındaki fikri idrak etmeden yabancı bir kültürün
parçalarını benimsemek tehlikeli olabilir. 140 karakterde batı medeniyeti 101
dersi (!) burada bitiyor, ben aslında ders çalışıyordum güya :)
*
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder