kaylule kıraathanesi, 27.09.2006
Ulaş ve Enes iki kardeştiler, fakat hiç geçinemezlerdi. Daha doğrusu Ulaş
ağabey olduğu halde, kardeşini hiç korumaz, sürekli eziyet ederdi. Ayrıca
Ulaş'ın metalci olması da cabası... Halbuki zavallı Enes küçük olmasına rağmen
devamlı ağabeyine nasihat eder, ona gerçeği göstermeye çalışırdı. Nafile...
Bütün çocuklukları böyle geçtikten sonra, günlerden bir gün Ulaş ve Enes
büyüdüler, oy verecek yaşa geldiler. Ulaş Bir Dakika AydınLık İçin Beş Dakika
Karanlık Partisine oy vereceğini her yerde ilan etmeye başlamıştı bile. Enes
ağabeyini İki Dakika Delikanlı Ol Partisine oy vermesi için ikna etmeye
çalışmışsa da başarılı olamamıştı. Derken seçim günü geldi çattı. Enes sabah
namazından sonra uyuyakalmıştı. Rüyasında ak sakallı bir dede gördü. Dede ona
"korkma evladım" dedi ve arkasını dönüp yürüyüp gitmeye başladı. Fakat
karanlığın içinde yükselen beyaz buharların ortasında birden durup arkasını
döndü ve "ha, aklıma gelmişken kızkardeşin Fâtımâ Selinsucan'a söyle bir daha
fosforlu yeşil pantolon giymesin lutfen" dedi, sonra gözden kayboldu. Enes
ağlayarak uyandı ve ayakkabılarını alelacele ayağına geçirerek hızla seçim
sandığının olduğu okula doğru koşmaya başladı. Fakat daha birkaç adım atmadan
kendisini yerde buldu. Ayakkabısının bağcığı kopmuştu. Eyvah! Şimdi oy vermeye
nasıl gidecekti? Vazifesini mutlaka yerine getirmek zorundaydı, ama pazar günü
olduğu için bütün ayakkabı bağcıkçıları kapalıydı. Enes çaresiz kalmıştı, fakat
birdenbire rüyasındaki ak sakallı dedeyi hatırladı. Rüyasındaki ak sakallı dede
Enes'e rüyasında korkma evladım demişti. Enes artık korkmaması gerektiğini
anladı. O esnada ağabeyi Ulaş meridvenlerden koşarak inerek oy verme sandığının
olduğu okula doğru koşarak gitmekte idi. Enes'in ayakkabısının bağcığının
koptuğunu görünce hain hain gülmeye başladı. Aslında Enes sabah namazından sonra
uyuyakaldığında onun ayakkabısının bağcığını eğe ile zayıflatmıştı. Böylece
Enes'in oy vermeye gidemeyeceğini düşünüyordu. Fakat beklediği olmadı.
Birdenbire merdivenlerden koşarak inerken yuvarlanarak yere yuvarlandı. O esnada
gökyüzünden gelen bir ayakkabı bağcığı Enes'in önüne düşmüştü. Enes çok sevindi.
Hemen ayakkabısını bağlamaya başladı. Aslında bu ağabeyi Ulaş'ın düşerken
ayağından fırlayan ayakkabısından fırlayan ayakkabı bağcığı idi. Böylece bir
kere daha iyilik ve kötülük karşılığını bulmuş oldu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder